| Çekiç köpek balıklarını görmek için 60 metre derinliğe indim. | TED | غصت الى عمق 60 مترا كي أشاهد أسماك قرش المطرقة. |
| Üç metre yarıçaplık alanda on santim derinliğe kadar silt örneği topla. | Open Subtitles | اجمع الطمي, نصف قطر ذو ثلاثة أمتار و حتى عمق عشرة سم |
| Oradaki derinliğe ve akıntıya bakarak yumurtalarını bırakabilecek uygun bir yer arayacaklar. | Open Subtitles | يسبرون عمق النهر وشدة التيارات فيه ليجدوا المكان المناسب لوضع البيوض فيه |
| O derinliğe inmemiz mümkün değil kaptan. Basınç gemiyi paramparça eder. | Open Subtitles | من المستحيل التوجه لهذا العمق يا سيدى الكابتن الضغط سيسحق البدن |
| Denizaltıyı çalışabileceği maksimum derinliğe indir. | Open Subtitles | خذ الغواصة الى عمق التشغيل إلى العمق التّشغيليّ الأقصى |
| İlk üç ayda, kökler bir metre derinliğe ulaştılar. | TED | خلال الثلاثة شهور الأولى، تصل الجذور لعمق متر واحد. |
| - derinliğe dikkat. - Baş 2 yukarı. Kıç aşağı 2. | Open Subtitles | أنتبه للعمق , أيها الرئيس الإنحراف للأعلى درجتين , المستويات للأسفل درجتين |
| Genelde gündüz avlanır, tropikal okyanusları yüzeye yakın yerlerinden yaklaşık 100 metre derinliğe kadar araştırırlar. | Open Subtitles | إنها تصطاد عادة في النهار وهي تجوب مياه المحيط بحثاً عن الطعام بدءً من السطح ثم تغوص لمئات الأمتار في عمق المياه. |
| Aslında 400 metre derinliğe kadar su, okyanusun yüzeyindeki rüzgârdan hâlâ etkilenmektedir. | TED | في الواقع، فإن المياه حتى عمق 400م تتأثر بحركة الرياح على سطح المحيط. |
| Uçaktan bırakılan bir torpido uygun seviyeye gelmeden önce 20-25 metrelik veya daha fazla bir derinliğe dalıyor. | Open Subtitles | حسناً , الطوربيد ينزل من الطائرة يهبط إلى عمق 75 قدم أو أكثر . قبل أن ينفجر |
| Kuyrukluyıldızın yüzeyinde 100 metre derinliğe inerek orada... patlatılmayı bekleyen sondaj makineleri. | Open Subtitles | بماكينات حفر التى ستوضع على عمق 100 متر حتى لحظة التفجير |
| Tuvaletlere de baktık, 10 m. lik bir derinliğe kadar tüm alanı taradık. | Open Subtitles | حتى المراحيض الخارجية. فتشنا جميع الأرضيات حتى عمق 20 قدم. |
| Bu çağda yeni yeni anlaşılmaya başlanan psikolojik bir derinliğe sahipti. | Open Subtitles | كان لدية عمق نفسى فقط فى قرننا هذا قد توصلنا ألى فهمة الكامل |
| Gemiyi maksimum işlemsel derinliğe indir. | Open Subtitles | خذ الغواصة الى عمق التشغيل إلى العمق التّشغيليّ الأقصى |
| Birbirini tutan sayılar, teoride anomali olmadığı anlamına geliyordu ve dört kuvvetin tümünü de kapsayan matematiksel derinliğe sahip olduğunu gösteriyordu. | Open Subtitles | وكان له العمق الرياضى لإحاطة كل القوى الأربعة. لذا نحن عرفنا بأنه ليس فقط |
| O derinliğe bu kadar hızlı dalabilen bir şeyi ilk kez görüyorum. - Herkes savaş yerlerine! | Open Subtitles | لا يوجد شيء يمكنه الغوص لهذا العمق ، بهذه السرعة |
| Yelkovanlar, nefeslerini tutma yetenekleri elverdiğince, bu 15 metre derinliğe kadardır onların peşlerinden giderler. | Open Subtitles | سوف تستمر الطيور في ملاحقتها في الأسفل قدر ما تسمح لها أنفاسها، فقد تغوص لعمق خمسة عشر متراً. |
| Sana bir dalış için 2000 mt derinliğe göndereceğim | Open Subtitles | وسآحتفظ بها لألفين متراً للعمق ، فقط لكى أعطيك منها كآساً |
| Henüz iskandil ulaşmamış bir derinliğe kitabımı da gömeceğim. | Open Subtitles | و إلى أعمق ما وصل إليه أي سابر سأغرق كتابي |