| Yurt genelinde direnişi destekleyen Kyoto'nun altı büyük ailesinin lider şahsiyetisin. | Open Subtitles | الشخص الأهم في عائلات كيوتو الستة الرئيسية التي تدعم المقاومة الوطنية |
| Gözdağının ve otoriter bir yönetimin olmadığı birbirlerini baskı yapmadan destekleyen bir aile. | Open Subtitles | تلك التي تعمل دون تخويف وسيطره واستبداديه اسره تدعم بعضها البعض دون إكراه |
| Nesnelerin İnterneti dünyasında toplumumuzun doğru işlev göstermesi için bu birbirine bağlı cihazları destekleyen sisteme olan güven çok önemlidir. | TED | ليضمن مجتمعنا الفعالية الصحيحة في عالم الأجهزة المتصلة بالإنترنت، فإن الثقة في الأنظمة التي تدعم الأجهزة المتصلة هي أمر حيوي. |
| Öğretmenleri destekleyen arabaların sesini dinle. | Open Subtitles | اسمع لأصوات سيارات المارة يساندون المعلمون |
| Eğer torununu dışarıda ve insanların içinde bu isimle çağırırsa Ladin'in cihad anlayışını destekleyen birisi olarak görüneceğinden endişe duyuyordu. | TED | أحس بالقلق أنه إذا دعاها بهذا الاسم خصوصاً خارج المنزل، في الخارج أمام الناس سيبدو كأنه يؤيد فكرة بن لادن عن الجهاد |
| Prensesin sigara içmeye hakkının olduğunu destekleyen hayalet ve gulyabanilerle ilgili hikâyeler. | Open Subtitles | عن الاشباح والاقزام يدعمون الاميرة في التدخين |
| Ayrıca onların faaliyetlerini destekleyen bir ilaç sektörü olduğu için de minnettar olmalıyız. | TED | ويجب أن نكون ممتنين أن لدينا صناعة الأدوية التي تدعم أنشطتهم |
| İçinde yaşadığımız kültürde her birimizin bir öz, ruh gibi bir şeye sahip olduğu düşüncesini destekleyen bir çok şeyin olduğunu düşünüyorum. | TED | الآن بالتأكيد أعتقد أن هناك في ثقافتنا العديد من الأشياء حولنا تدعم فكرة أن لكل واحد منا جوهر ما. |
| Siyahi insanları suçlular ya da ruhsuz hayvanlar olarak betimleyen köleliği destekleyen kitapları toplarım. | TED | جمعت كتبًا تدعم العبودية وتصنف الأشخاص السود كمجرمين أو كحيوانات بدون أرواح. |
| Ve internetin bu çeşit bir düşünceyi destekleyen bu tipteki kanıtlarla dolu olduğu ortaya çıktı. | TED | وتبين أن الويب مليء بهذا النوع من الأدلة التي تدعم هذا النوع من التفكير. |
| İkincisi, büyümenin, insan nüfusunu destekleyen mal ve hizmetleri bizlere sağlayan toprağa zarar vermeyecek şekilde gerçekleşmesi gerekiyor. | TED | وثانياً على هذا النمو أن يحصل بطريقة لا تضر الأرض التي تؤمن لنا البضائع والخدمات التي تدعم السكان من البشر. |
| Bu kendi bakış açımızı destekleyen çalışmaları seçip inanabileceğimiz anlamına da gelmez, bu doğrulama yanlılığı olur. | TED | لا يعني ذلك اننا نستطيع فقط إنتقاء أي دراسة تدعم وجهة النظر الخاصة بنا لأن ذلك سيكون، مرة أخرى، إنحياز تأكيدي |
| "Ölü olarak kalarak başkanımızı destekleyen şu askerlere bakın." | Open Subtitles | انظروا إلى عدد الجنود الذين يساندون رئيسنا كيف ما زالوا أمواتاً |
| Bir de küresel ısınma sorunu var, bu da geçiş yaklaşımını destekleyen diğer durum. | TED | هناك أيضا مسألة تغير المناخ ، الشيء الأخر الذي يؤيد هذه المنحى الانتقالي. |
| Sanırım polisi destekleyen, yeni cumhuriyetçilerden sağcı bir salak. | Open Subtitles | أعتقد بأنه كان واحد ممن يدعمون الشرطة والمحافظين في المدينة. |
| Başka bir Ölüm Meleği insan dünyasına indi. Ve o Ölüm Meleğinin Ölüm Defteri de Kira'yı destekleyen birisinin ellerinde. | Open Subtitles | جاء شينيغامي آخر إلى الأرض، وحصل بشري يساند كيرا على مفكرة موت هذا الشينيغامي |
| Arkada destekleyen fazladan tekerlekler vardı. | Open Subtitles | لكن مع وجود عجلات إضافية في الخلف فتقوم بدعم الدراجة |
| Buna inanmak istemediğini biliyorum ama attığı her adımda onu benden daha fazla destekleyen kimse olmadı. | Open Subtitles | انظر، اعلم انك لا تود تصديق هذا ولكن في كل خطوة على الطريق لم تحض على مؤيد أكبر مني. |
| Fakat bu açıkça insanların ihtiyaçlarını ve insanları destekleyen ülkelerin ihtiyaçlarını karşılamada yetersiz. | TED | ولكن يبدو واضحا أن هذا غير كاف لمعالجة حاجيات الأشخاص وحاجيات البلدان الداعمة لهؤلاء الأشخاص. |
| Ve yerel finansman, donanım projelerini destekleyen ekosistemin bir parçası değil. | TED | والتمويل المحلي ليس جزء من التنظيم البيئي الذي يدعم منتجات الأجهزة. |
| Peki, herhangi birşey, oyuna getirildiğimi destekleyen herhangi bir kanıt. | Open Subtitles | أيّ شيء، أيّ دليل لدعم حقيقة أنّه قد أوقعَ بي |
| Evet, zenci insanların aptal ve boş olduğu klişesini destekleyen kuklalar. | Open Subtitles | نعم، الدمى التي تعزز الصور النمطية أن السود هم البكم والخرافية. |
| Dışarıda bu takımı destekleyen kocaman bir topluluk var. | Open Subtitles | هناك مجمتمع كامل بالخارج يشجع هذا الفريق. |
| Okuma yazma öğrenmeyi destekleyen bir örgüte bağışlanabilir diye düşünmüştüm. | Open Subtitles | ربما كنت أفكر في وجود منظمة لتشجيع القراءة والكتابة |
| Beni destekleyen yalnızca arkadaşlarım oldu, ama onlar da çocuktular, dolayısıyla benim kadar güçsüzdüler. | TED | وحدهم هم أصدقائي الذين دعموني ، ولكنهم كانوا مجرد أطفال فقط عاجزون مثلي |
| Bu, kızgın kadınlardan oluşan bir destek grubu mu yoksa kızgın kadınları destekleyen bir grup muydu? | Open Subtitles | أم هي مجموعة داعمة لغضب المرأة؟ أي فارق سيصنعه هذا؟ |