Clemens onlara Dillon'ın Tanrı Ekibi derdi. | Open Subtitles | كان أندروز يسميهم فرقة ديلون الإلهية تحفظهم من الأذى |
Dillon'ın bu kolay golünün ardından, hücum sırası Westerby'ye geçiyor. | Open Subtitles | إذن، وستربي يرجع ليجيب الآن بعد العبور السهل للهدف من ديلون |
Mickey bir fahişeyle kavgaya tutuşmuş, lanet olası şey onu hapse atmışlar sen de Dillon'ın yerini dolduruyorsun. | Open Subtitles | ميكي تشاجر مع عاهرة والأن هو في السجن وأنت تحل مكان ديلون |
Kevin McSwain, Terry McInturff'ın ve Jonas Dillon'ın avulatıyım. | Open Subtitles | كيفن ماكسوين، محامي عن المتهمين تيري ماكنترف وجوناس ديلون |
Sadece işimi yapıyordum. O hâlde neden bunun Dillon'ın emri olduğuna dair bir kayıt olmadığını açıkla. | Open Subtitles | اذن ، فسري لي لماذا لا يوجد تسجيل ل ديلون مطلقاً يعطي فيه مثل هذا الأمر |
Dillon'ın 100 kilometre çevresinde mezbaha ya da domuzlarla ilgili herhangi bir şey yok. | Open Subtitles | أوه، ليس هناك أي مسالخ أو أي شيء له صلة بالخنازير ضمن دائرة مائة ميل من ديلون |
Curtis'in kuzeni Rance Kerley'nin Dillon'ın dışında domuzları büyütüp yerel marketlere sattığı 1 hektarlık arazisi varmış. | Open Subtitles | رانس كيرلي، قريب لكيرتس يملك فداناً من الأرض خارج ديلون حيث يربي و يبيع الخنازير للأسواق المحلية |
Astsubay Dillon'ın dairesine en son ne zaman gittiğini söyleyemem. | Open Subtitles | لم أعرف إلى متى كان الضابط ديلون) سيمكث في شقته) |
Kevin silahını dolduruyordu ve oğlum Dillon'ın kaybettim. | Open Subtitles | كان كيفن يحشو بندقيته فخسرت ابني ديلون |
Dillon'ın itici güç kutusuna benziyor. | Open Subtitles | الذي يَبْدو مثل ديلون العلبة الدافعة. |
Dillon'ın üstünde şu an çok fazla baskı var zaten. | Open Subtitles | إسمعي، إن (ديلون) واقع تحت عدة ضغوط في الوقت الحالي |
Dillon'ın departmanımızın temize çıktığını söylediğini sanıyordum. | Open Subtitles | ظننت أن ديلون قال أن إدارتنا تم تطهيرها |
Dillon'ın ofisindeki ruhsuz seni arıyor. | Open Subtitles | السيدة الملعونة في مكتب ديلون تبحث عنكي |
Dillon'ın sorunu ne bilmiyorum ama bize zarar vermesi için bir neden yok. | Open Subtitles | لا أعرف ما الذي يجري (مع (ديلون و لكن ليس له سببٌ ليؤذينا |
Betty, eğer gerçekler önüne serilirse Dillon'ın doğru şeyi yapacağını söylemişti. | Open Subtitles | بيتي) قالت (ديلون) ربّما يفعل الشيء الصحيح) اذا كانت الحقائق أمامه |
Yani Sam Scudder ve Rosalind Dillon'ın camdan kaçtığını mı gördün? | Open Subtitles | لقد رأيت (سام سكادر) و(روزالين ديلون) -يهربان من خلال نافذة زجاج؟ |
- Ducky'nin Dillon'ın üzerinde bulduğu iplikler. | Open Subtitles | على ماذا؟ الأنسجه التي وجدها (داكي) على (ديلون)؟ |
Abby, Dillon'ın cesedinden alınan parmak izleriyle Thorne'un tabanca ruhsatındaki izleri eşleştirdi. | Open Subtitles | (أبي طابقت البصمات من جثه (ديلون مع بصمه (ثورن) من على وثيقة شراء المسدس |
Dillon'ın cesedinde buluna ipliklerle, arabanın bagajındakiler eşleşti. | Open Subtitles | (سنطابق الألياف التي وجدت على جثه (ديلون إلى الألياف الموجودة في صندوق سيارتك |
Yani Roger Dillon'ın senin yerine teste girdiğini inkar etmiyorsun? | Open Subtitles | إذن أنتَ لا تنكر أنّ (روجر ديلون) أدّى الاختبار عوضاً عنكَ؟ |