Acısını dindirmeye yardım ediyorum fakat tedavi edemem. | Open Subtitles | أنا أساعده على تخفيف ألمه لكن لا أستطيع علاجه |
Acıyı dindirmeye yardımcı olmak için. | Open Subtitles | للمساعدة على تخفيف الألم. |
Yani Wallace, Heather'ı öldürdü ve bu öfkesini dindirmeye yetmedi başka kadınları da öldürmeye başladı. | Open Subtitles | إذن والاس قتل هيذر و عندما لم يخفف ذلك من غضبه |
Wallace, Heather'ı öldürdü ve bu öfkesini dindirmeye yetmediğinde başka kadınları da öldürmeye başladı. | Open Subtitles | والاس قتل هيذر , وعندما لم يخفف ذلك من غضبه بدأ بقتل نساء آخرين |
Belki de bir insanın, başkalarının acısını bir şekilde dindirmeye yardımcı olmak için bir şeyler yapması gerektiğini anlamasından ileri gelen bir acıdır. | Open Subtitles | ربما هو ألم ينتج عن الإدراك، أن الإنسان يجب أن يفعل شيئا لأخيه الإنسان، لتخفيف معاناته. |
Hayatını başkalarının acılarını dindirmeye adamıştı. | Open Subtitles | لقد كرست حياتها لتخفيف الالام الاخرين |
- Belki acısını dindirmeye çalışıyordur. | Open Subtitles | من المحتمل انها فقط تخفف من ألمها. |
Acısını dindirmeye çalıştığım için özür dilerim. | Open Subtitles | اعتذاري لمحاولة تخفيف معاناته |
Nazikçe akan fıskiyeleri kulaktaki çınlamayı dindirmeye yetecek merhem ve ılık rüzgârlarla tomurcuklanan portakal çiçeği kokulu bahçeleri... | Open Subtitles | النوافير التي تتدفق بلطف ستكون البلسم الذي يخفف طنين الأذن. البساتين المعطرة بزهور البرتقال في مهب الرياح المعتدلة. |
Al sana biraz morfin acını dindirmeye yardımı dokunur. | Open Subtitles | إليك بعض المورفين... . وشيئاً ما لتخفيف الألم. |
Hadi acını dindirmeye çalışalım. | Open Subtitles | سنفعل شيء لتخفيف ألمك |
-Rahatlatmaya ve ağrısını dindirmeye odaklanalım. | Open Subtitles | على راحتها والتخفيف من ألمها |