Orta Doğu'daki bazı kadınlar, kendilerini kariyerinde destekleyen biriyle evlenecek kadar şanslıdır. | TED | بعض النساء في الشرق الأوسط محظوظات لأنهن تزوجن شخصاً داعماً لمسيرتهن المهنية. |
O güne kadar Doğu'daki savaşlardan hep iyi haberler almışlardı. | Open Subtitles | حتى الآن سمعوا أخبار جيدة فقط عن الحرب في الشرق |
Büromuzun Orta Doğu'daki birkaç ülkeyle süregelen bir ilişkisi var. | Open Subtitles | شركتنا لديها علاقة قوية مع دول عدة في الشرق الاوسط |
İnsanlık için Orta Doğu'daki barıştan daha önemli bir şey olmadığını da biliyorum. | Open Subtitles | أعلم أيضاً أنه ليس هناك شيء أهم للبشرية من السلام في الشرق الأوسط |
Kral Süleyman'ın maden ocaklarına hoş geldiniz, burası Orta Doğu'daki en büyük yapay maden. | Open Subtitles | مرحبا بكم في ... محاجر الملك سليمان أكبر كهف اصطناعي في منطقة الشرق الأوسط |
benim sorum ise evet, deneyelim ve Orta Doğu'daki politikaları çözelim ama bir de hikayeye bir bakalım. | TED | إذا هيا .. لنحاول حل المشكلة السياسية في الشرق الاوسط ولكن لننظر اولا الى القصة .. |
İnanıyorum ki Orta Doğu'daki çatışmaya son vermenin ve barışı getirmenin özünde bizim bugün o topraklarda bulunan pasif liderlere daha fazla dikkat vererek pasif direnişi fonksiyonel bir davranış dönüştürmemiz yatıyor. | TED | وأعتقد أن في صميم إنهاء الصراع في الشرق الأوسط وإحلال السلام بالنسبة لنا يكمن في تحويل اللاعنف إلى سلوك موظّف من خلال إعطاء اهتمام أكثر بكثير إلى قادة اللاعنف على الأرض اليوم. |
Makaleyi Uzak Doğu’daki kütüphaneleriden birinde okuyordu. | TED | وكان يقرأه في مكتبة عمله في الشرق الأقصى. |
Bunun sonucu olarak, saygın ülkelerin hükûmetlerinden gelen baskılar Orta Doğu'daki işimi kaybetmeme sebep oldu. | TED | كنتيجة، أدت ضغوط من قبل حكومات الدول المعنية إلى إجباري على ترك وظيفتي كصحفي في الشرق الأوسط. |
Bir tanesi Orta Doğu'daki savaşla ilgili, bir diğeri Fransa'daki halk gösterisiyle. | TED | أحدها حول الحرب في الشرق الأوسط، الأخرى عن المظاهرات في فرنسا. |
İnançlıyım, mesela Orta Doğu'daki barış olası; karşıt görüşü destekleyen bir sürü kanıta rağmen. | TED | عندي إيمان، مثلا، أن السلام في الشرق اﻷوسط ممكن على الرغم من الدلائل المتراكمة بعكس ذلك. |
Avrupa'nın istilası planını son haline getirmek üzere Orta Doğu'daki... muadilleriyle buluşmak için dün gece yola çıkmıştı. | Open Subtitles | وغادر ليلة امس ليلتقي بنظراءه في الشرق الاوسط لاتمام خطط غزو اوروبا |
Özellikle Doğu'daki gazeteler | Open Subtitles | ولكن يطلبون المزيد .حصوصا الصحف في الشرق |
Orta Doğu'daki bazı beyler çok fazla paranız olduğunu düşünüyorlar. | Open Subtitles | هناك بعض السادة في الشرق الأوسط ممن يعتقدون انه بامكانهم جمع صفقة كبيرة من المال |
Doğu'daki halk, diyebilirim ki Batı'ya iç çekerek bakıyordu. | Open Subtitles | بدأ الناس في الشرق ينظرون نحو الغرب بلهفة إذا صح القول |
Doğu'daki özel görevlere yeni yeni birimler veriliyordu. | Open Subtitles | الوحدات الجديدة تحمّست للمُهمّات الخاصّة في الشرق |
Doğu'daki Nazi ölüm mangaları artık erkeklerle birlikte Yahudi kadın ve çocukları da hedef almaya başlamıştı. | Open Subtitles | فرق القتل النازية في الشرق بدأت الآن تستهدف النساء والأطفال اليهود بالإضافة إلى الرجال |
Ama gene de Bay Merrick, dürüst olmak gerekirse Doğu'daki son gelişmelere bakılınca mudilerin paralarını bankaya emanet etmeden önce durup düşünmeleri gerekmiyor mu? | Open Subtitles | وحتى الآن وبصراحة شهادة الأحداث الماضية في الشرق لن توقف الإيداع والنظر |
Orta Doğu'daki petrol üreticilerinin merhametine... dinle, petrol ve gaza olan güvenimizi kırmak bir gece de olacak iş değil. | Open Subtitles | تحت رحمة منتجو النفط في الشرق الأوسط إسمع، كسر إعتمادنا على النفط والغاز |
Şanslıyız ki, Uzak Doğu'daki bu işten iyi anlayan bağlantılarım dikkat çekmeden bu kağıtları alabilir. | Open Subtitles | ..لحسن الحظ , معارفى في الشرق الأقصى على دراية جيده فى شراء هذه الأسهم بدون جذب الأنتباه |