Dediklerine göre, bir kadını öldürmüşsün. Doğu Yakası'ndaki bir inşaat sahasında. | Open Subtitles | قالوا إنّك قتلت امرأة ما بالرصاص بموقع بناء في الجانب الشرقي |
Ben bunu Yukarı Doğu Yakası'ndaki gerçek hayatımdan kaçmak için kullanıyordum. | Open Subtitles | لقد أعتدت على الهروب من حياتي الحقيقة في الجانب الشرقي الأعلى |
Aynı kredi kartını Aşağı Doğu Yakası'ndaki günü birlik bir motelde oda kiralamak için kullanmış. | Open Subtitles | إستعمل نفس البطاقة لتأمين غرفة في فندق غير مسجل في الجانب الشرقي |
Aynı silah, yaklaşık bir hafta önce Yukarı Doğu Yakası'ndaki bir kuru temizlemeci soygununda kullanılmış. | Open Subtitles | جاء من البندقية التي كانت تستخدم لسرقة والتنظيف الجاف على الجانب الشرقي الأعلى منذ حوالي أسبوع. |
S. ve Yalnız Genç'in Yukarı Doğu Yakası'ndaki en sıkıcı çift olduğunu sanırdım. | Open Subtitles | كنت أعتقد أن (س) والفتى الوحيد أكثر الأزواج مللاً على الجانب الشرقي الأعلى |
Sadece şehir merkezinde değil burada, Doğu Yakası'ndaki sizin bölgelerinizde de olacak. | Open Subtitles | وليست فقط مناطق وسط المدينة لكن مجتمعاتكم هنا على الجهة الشرقية. |
Aşağı Doğu Yakası'ndaki bir zula evi baskınından sonra. | Open Subtitles | إنذار على منزل مخباَ في الجانب الشرقي |
Ayrıca Yukarı Doğu Yakası'ndaki 500 evin buzdolabı üzerinde de asılı. | Open Subtitles | كانت أيضاً على حوالي 500 ثلاجة في الجانب الشرقي من (نيويورك). |
Brian beni Aşağı Doğu Yakası'ndaki bir et restoranına götürdü. | Open Subtitles | أخذني "براين" عند مشواة تعمل بالبخار في الجانب الشرقي... |
Şu anda Van Der Woodsenların Yukarı Doğu Yakası'ndaki meskenlerinin dışında duruyoruz. | Open Subtitles | ...نقف الآن خارج (مقر آل (فاندر وودسن ...في الجانب الشرقي الراقي |
Doğu Yakası'ndaki Celestial Gardens'a git, Jeri'yle görüş. | Open Subtitles | اذهب وقابل (جيري) في (سيلستيل غاردنز) على الجانب الشرقي |