Ben de kimse Donny olmadığımı anlamasın diye... doğu yakasındaki limanlarda iş buldum. | Open Subtitles | لذا نقلته إلى المرسى في الجانب الشرقي حتّى لا يجده أيّ أحد يعرفه |
Yukarı doğu yakasındaki hayatla savaşmanın tek yolu ateşe ateşle karşılık vermektir. | Open Subtitles | لا الطريقة الوحيدة للتعامل مع الجانب الشرقي الراقي هي محاربة النار بالنار |
doğu yakasındaki bir genç kızın geçen yazki intiharı ulusal bir kriz konusundaki duyarlılığı artırdı. | Open Subtitles | حادثة انتحار فتاة الجانب الشرقي في الصيف الماضي قد أيقظت وعي الشعب |
- Kayıp raporunda yukarı doğu yakasındaki Chase Kız Lisesi'ne gittiği yazıyor. | Open Subtitles | حسنا، جاء في تقرير الأشخاص المفقودين أنها ذهب إلى مدرسة تشيس للبنات على صعيد الجانب الشرقي. |
Şu savaş başladığından beri her çeşit uyuşturucu için doğu yakasındaki tüm saygın hastaneler ve ilaç firmalarıyla pazarlık yapıyorum. | Open Subtitles | منذ بدء هذه الحرب كان هنالك مساومات على كل انواع المخدرات من كل مستشفى محترمة وشركات الادوية على الساحل الشرقي. |
doğu yakasındaki işi hallettik. Benim peşimde değiller. | Open Subtitles | تكفلنا بذلك الأمر بالجانب الشرقي لم أعد مراقبا |
Tüm şehirdeki özel birimler, bomba ekipleri ve scubaların şehrin doğu yakasındaki köprülere ve metro tünellerine dağıtılmasını istiyorum. | Open Subtitles | أريد قوة مهمة على مستوى المدينة، خبراء المفرقعات والغوص المنتشرة في كل جسر على الجانب الشرقي ووسط النفق. |
Yukarı doğu yakasındaki stüdyo dairesine her ay bin dolar ödüyorum. | Open Subtitles | الف دولار شهرياً على الإستديو في الجانب الشرقي |
Adamlarım, cep telefonuma gelen ilk aramanın izlerini takip ettiler aşağı doğu yakasındaki bir telefon kulübesinden. | Open Subtitles | تتبع شعبي أن المكالمة الأولى إلى هاتفي الخلوي من هاتف عمومي على الجانب الشرقي الأدنى. |
O özel Efendi, her nasılsa bu kıtanın tüm doğu yakasındaki askeri operasyonları yönetiyor ve eminim ki onun değerini kavramış olsaydınız onu canlı halde teslim etmezdiniz. | Open Subtitles | ذلك السيد بعينه على كل حال يشرف على كل العمليات العسكرية في الجانب الشرقي من هذه القارة |
doğu yakasındaki tüm eczaneler için arama emri de çıkaramam. | Open Subtitles | لا يمكنني اتهام أي صيدلية على الجانب الشرقي |
doğu yakasındaki çoğu genç gibi o da sokaklara düştü ailesine destek olmak için bir yol aradı. | Open Subtitles | ومثل معظم المراهقين في الجانب الشرقي بدأ في التسكع في الشوارع والبحث عن طرق لمساعدة عائلته |
doğu yakasındaki çoğu genç gibi o da sokaklara düştü ailesine destek olmak için bir yol aradı. | Open Subtitles | ومثل معظم المراهقين في الجانب الشرقي بدأ في التسكع في الشوارع والبحث عن طرق لمساعدة عائلته |
Bak, onlar hakkında nasıl hissettiğini biliyorum ama Yukarı doğu yakasındaki her şey otomatik olarak kötü değildir. | Open Subtitles | اسمعي, أعرف ما هو شعوركِ نحوهم، لكن ليس كل شيء من الجانب الشرقي الراقي... يغدو سيئًا تلقائيًا... |
doğu yakasındaki çetenin has adamıdır bu herif! | Open Subtitles | هذا الرجل من عصابة "نداء القروش" من الجانب الشرقي |
Kız arkadaşlarımla evden gizlice kaçardık ve şehrin doğu yakasındaki "Ruby's" denen bara gitmek için otostop çekerdik. | Open Subtitles | لقد كنت أتسلل الى خارج المنزل أنا و صديقاتي وكنا نطلب من أحد المارة توصيلنا الى الجانب الشرقي من المدينة الى تلك الحانة اللتي تسمى روبيز |
Yukarı doğu yakasındaki en kaygan buz... | Open Subtitles | ولكن في الجانب الشرقي, الجليد الزلق... |
doğu yakasındaki çetelerde sıkıntı yok. | Open Subtitles | العصابات الجانب الشرقي تحتجز، |
doğu yakasındaki bütün deniz ve donanma üslerinde aranıyor. | Open Subtitles | سأضع أجهزة إستشعار متنقلة في كل قاعدة بحرية على الساحل الشرقي |
Bu doğu yakasındaki en düşük güvenlik sistemi. | Open Subtitles | هذا هوعلى الأقل أقل المرافئ آمناً على الساحل الشرقي |
Aşağı doğu yakasındaki bu klüpte takılmayı seviyor. | Open Subtitles | يحب أن يتسكع في ذاك النادي بالجانب الشرقي السفلي |