| Tepenin zirvesindeki o kırılmaya dokundum;... 1945'te, 200 kızın Amerikalıların eline canlı geçmektense el bombalarıyla intihar ettikleri hendeğin kıyısına dokunurken. | Open Subtitles | لقد لمست ذلك التمزيق في أعلى التلة كما فعلت على حافة الخندق عندما قامت 200 فتاة بإستخدام القنابل لينتحروا عام 1945 |
| Bir kadının eline en son ne zaman dokundum biliyor musun? | Open Subtitles | هل تعلم كم مضى من الوقت؟ منذ ان لمست يد احداهن |
| İlk adımı ben attım. Önce ben dokundum ve sen bunu kaldıramıyorsun. | Open Subtitles | اقتربت أولا، لمست أولا ولا تستطيعين التعامل مع ذلك، أليس كذلك؟ |
| Benim eldiven takmamın nedeni, geçen gün bir tanesine dokundum ve masamın üzerinde uyuyakaldım. 20 dakika uyumuşum. | Open Subtitles | سبب ارتدائي للقفازات هو أني لمسته دون قصد أول أمس و سقطت و اصطدمت رأسي بالمكتب |
| Gördüm. Ona dokundum! Senin getirdiğin topraktan daha çoktu. | Open Subtitles | انا رأيتها , انا لمستها مخلفات اكثر غنى وسواد من مخلفاتك |
| Hayır, kazara eline dokundum sonra arkasındaki ayna paramparça oldu. | Open Subtitles | لا ، لمستُ يدهُ بالخطأِ وعندها المرآة التي خلفهُ تحطمت |
| Anahtarlarım var. Polisleri evden aradım! Lanet olasıca duvara dokundum! | Open Subtitles | معى مفاتيح وطلبت الشرطة من البيت لمست الحائط اللعين |
| - Lanet olasıca duvara dokundum! - Bununla başlayacağım. | Open Subtitles | لقد لمست الحائط اللعين لقد قمت بمعاينة سريعة للمكان |
| Sağlık görevlisinin eline belli belirsiz dokundum ve birşey gördüm. | Open Subtitles | أيتها الرقيب ، أنا بالكاد لمست يد المسعف الآن ، و قد رأيت شئ ما |
| İnansan iyi olur kardeşim o seramik tenine dokundum. | Open Subtitles | من الأفضل أن تصدقى ذلك، يا أختي لمست ذلك الجلد الدهني |
| Bugün bir kalbe dokundum. | Open Subtitles | بالإضافة إلى أنني لمست قلب اليوم ياداعرة |
| Onunla bir dakika karşılaştım. Bir dakika eline dokundum. | Open Subtitles | اللحظة التي قابلته فيها ، اللحظة التي لمست يده فيها |
| Sadece tanıştığımız sıradaki kadarı, çünkü onu bir çocuk sanarak kafasına dokundum. | Open Subtitles | فقط في البداية عندما تقابلنا لأنني لمست رأسه إعتقادا أنه طفل |
| Bugün topluca rahimdeyken annenin iki memesine dokundum. | Open Subtitles | انا لمست كلا ثديي امك في حفلة ولادة في وقت سابق اليوم |
| Boş ver, o iç çamaşırına bir gece yetecek kadar dokundum zaten. | Open Subtitles | تبا لقد لمست ملابسه الداخلية بما فيه الكفاية لليلة واحدة |
| Senin parmağından ışık çıktı ben de ona dokundum işte. | Open Subtitles | كل ما أعرفه هو أن إصبعكِ قد توهج، وأنا لمسته فحسب. |
| Onbaşım! Yemin ederim, dokundum patladı! | Open Subtitles | سيدي العريف أقسم أنني لمسته فقط |
| DH: dokundum ona Barry. Bu yeterli olmalı. | TED | دان هولزمان : لقد لمستها باري .. لمستها . |
| Bir kadına dokundum ve ondan elektrik aldım | Open Subtitles | لمستها واحسست بالحراره بداخلي. |
| Yedek eline, yeniden canlanma enerjisinin tamamını boşalttı. Ele dokundum, kabına sığmadı ve enerjisi bana yüklendi. | Open Subtitles | لقد سكب طاقته التجديدية على يده الإضافية لمستُ اليد، فخُلق عن طريق ذلك |
| Seni dürttüm, sana dokundum, sana tutundum bunlar bana dava açman için bile yeterli. | Open Subtitles | لدرجة تكفي لأن تُقدم بي بلاغ لقد وخزتك ، لمستك و إحتضنتك |
| - Ayrıca bir şeye dokundum. | Open Subtitles | إلا لوكاس لا يمكن أن يتركني كأنني مسست شيئا |
| Ben o kaleme barış istediğim için dokundum! | Open Subtitles | لقد لامست القلم لاني اردت السلام |
| Sonra mucizevi bir şekilde ayaklarımla sana dokundum. | Open Subtitles | وثم , بأعجوبة شعرت بك تلمسِ أرجلى. |
| En son ben dokundum. | Open Subtitles | امسكتك اخيراً |
| Hatta dokundum bile. | Open Subtitles | ولمسته أيضاً |
| Kendi gözlerimle gördüm. dokundum. Öptüm. | Open Subtitles | لا , إنها ليست خرافة , لقد رأيتها , لقد شعرت بها لقد قبلتها , لكن ليست قبلة فرنسية |