Yalnızca ellerinden geldiğince deneyimlemek isterler ve yaptıklarının diğerlerine nazaran uygun olmasına bakmazlar. Uğur böceğine dokunmakla süneye dokunmak gibi. | TED | إنهم يريدون فقط أن يقوموا بالتجربة قدر المستطاع وليست لديهم أدنى فكرة عن التقارب النسبي ما بين لمس خنفساء وحشرة. |
Hoşuna giden her şeye dokunmak ister, kırmızı elbiseye de dokunmak istedi. | Open Subtitles | إنه يحب لمس ما يعجبه لذا حاول لمس لباس تلك المرأه الاحمر |
Kazanmanın nasıl bir şey olduğunu hissetmek için madalyalarımdan birine dokunmak ister misin? | Open Subtitles | أتريد أن تلمس إحدى مديلياتى. فقط لتعرف ماهو شعور أن تكون فائز ؟ |
Ama sarılmak yok, dokunmak yok, hiçbir şekilde temas etmek yok ve üç saniyede cevap vermezsen teklif iptal. | Open Subtitles | لكن غير الضم, أو اللمس, أو أي تواصل بأي شكل, يجب أن تقرر خلال الثلاثين ثانية التالية أوأعتبرأن العرضأنتهى. |
Sadece birine dokunmak istedim. Bu garip sesler nereden geliyor? | Open Subtitles | لقد اردت فقط ان ألمس واحدا ما الضرر في ذلك؟ |
Eğer ona dokunmak için uzanırsan çiçeğin, aslında bir çiçek olmadığını yüzlerce küçük böceğin oluşturduğu bir dizayn olduğunu keşfedersin. | Open Subtitles | إذا حاولت لمسها تكتشفين أن الزهرة ما كانت زهرة مطلقا بل تشكيلة من مئات الحشرات الصغيرة جدا تسمى بق الفتيد |
dokunmak güvenlidir ama mideye giderse bir atı bile devirebilir. | Open Subtitles | لمسه آمن ، لكن إذا تناولها، يكفي أن يسقط الحصان. |
Alete dokunmak vücutlarımızın elektrik alanını değiştirerek bu etkiye neden olmuş olabilir. | Open Subtitles | لمس الجهاز ربما جعل حول أجسادنا حقلا من الطاقة يكفي لنقل التأثير |
İyi bir yemek sana ne ifade ediyor... taze et'e dokunmak... bir kez daha zayıf uzantılardan hayatının geçmesi. | Open Subtitles | يمكنني سؤالك عن كم تعني وجبة شهية لك؟ ومتعة لمس جسد صغير مرة اخرى والحياة تتدفق فيك مرة اخرى |
Hayvanlara pek fazla dokunmak istemiyoruz, onları çok alıştırmak istemiyoruz. | TED | ونحن نحاول عدم لمس الحيوانات كثيراً، إذ لا نريدها أن تعتاد على البشر أكثر من اللازم |
Eğer onu tanımıyorsanız,karnına dokunmak için izin dahi isteyemezsiniz. | TED | إذا كنت لا تعرفها، لا تتجرأ على لمس بطنها. |
Sonsuz hayatın bir yolunu bulmuştum ve bunu, Navid'in en sevdiği tek şey pahasına yaptım, yani dokunmak ve dokunulmak. | TED | كنت قد وجدت طريقة للحياة الأبدية، على حساب الشيء الوحيد الذي تحبه نافيد كثيرا، وهو أن تلمس الأشياء وتُلمس. |
Şehvetle göğsüne ellerle dokunmak, silinmez bir parmak izi bırakabilir. | Open Subtitles | اليد الغليظة اللتي تلمس صدركن ستترك بصمة لايمكن محوها |
İşte o anda her şey netleşti: dokunmak! | TED | وفي تلك اللحظة، أصبحت واضحة وضوح الشمس: اللمس. |
Sadece cinsel değil duygusal bir deneyimdi, izlemek ve dokunmak, aynı anda güzel duygusal bir deneyim de sağladı. | Open Subtitles | تجارب قوية في الحب, ليس فقط عن طريق الاتصال الجنسي,.. ولكن أيضا من خلال المشاهدة أو اللمس, كانت تجارب عاطفية جيدة. |
Ona ihtiyacım olursa, tek yapmam gereken şey duvardaki yazılara dokunmak. | Open Subtitles | إذا أحتجتهُ فقط ألمس تلك الكلمات على ذلك القرص |
Onun ruhu içinde sıkışıp ise , bütün kız kardeşleri yapmak zorunda ona dokunmak olduğunu, güç girmeleri. | Open Subtitles | إذا كانت روحها عالقة بالداخل كل ما على شقيقاتها أن تفعل هو لمسها للاستفادة من الطاقة |
Fakat, eğer görülme ihtimali varsa, en iyisi, insanların dokunmak istemeyecekleri bir şeymiş gibi cihazı yerleştirmektir | Open Subtitles | ولكن عندما يكون هنالك احتمال لكشفها فمن الأفضل أن تجعلها تشبه شئ لا يريد الناس لمسه |
Sadece heyecan vericiydi, bilirsin, dokunmak, ilk kez elbislerini çıkarması. | Open Subtitles | لقد كان مثيراً أن ألمسها والقيام بخلع ملابسها لأول مرة |
Bazıları sırf Hemşire Sharon'ın durduğu yere dokunmak için geliyor. | Open Subtitles | أحيانا الناس يأتون فقط للمس حيث تقف الراهبة شارون |
Tüm düşünebildiğim ona yakın olmak, dokunmak, onun yanında çıplak kalmak, ...hayatımdaki her şeyden uzaklaşmaktı. | Open Subtitles | لم أستطع أن اقول فيها لا وكل ما أمكنني التفكير به أن أبقى قريبة منه ألمسه.. وأكون عارية معه |
Gerçek bir sarılma değil çünkü dokunmak yasak. | Open Subtitles | .. ولكن ليس حُضن حقيقي لأنه ليس هناك تلامس في هذه المدرسة |
Sadece bana dokunmak zorunda veya bazen sadece... | Open Subtitles | كان عليها فقط أن تلمسني أو أحياناً .. فقط أن |
dokunmak ya da görmen gerekmiyor. | Open Subtitles | لست بحاجة إلى أن تلمسه و لست بحاجة إلى أن تراه |
İyi bir adam bunlara dokunmak için eldiven giyer. Bir bakalım. | Open Subtitles | الرجل المحترم بحاجة إلى قفازات كي يلمس هذه الأشياء لنلقِ نظرة |
Biliyorsun endişelenmene gerek yok. Sana dokunmak gibi bir niyetim yok. | Open Subtitles | لا تقلقى، لن ألمسك أو أفعل بكِ شيئاً كهذا |
Ona dokunmak için hayırlı zamanı beklemen gerekiyor. | Open Subtitles | إذاً، هل ستسمح لك زوجتك بأن تلمسها في الوقت السعيد؟ |