"dolaşırken" - Traduction Turc en Arabe

    • يتجول
        
    • تتجول
        
    • تتجولين
        
    • أتجول
        
    • يتجولون
        
    • تجول
        
    • طليقا
        
    • تمشين
        
    • مختلف أنحاء
        
    • تتعثر ما
        
    • دورانك
        
    Polisler onu sokaklarda dolaşırken bulduktan sonra onu buraya getirdiler. Open Subtitles أحضرته الشرطة إلى هنا بعد أن وجدته يتجول في الشوارع
    Çevrede dolaşırken camı görmüş olmalı. Open Subtitles عندما كان يتجول في الضاحية المحيطة بالمنزل
    Bir müzenin koridorlarında dolaşırken, büyük ihtimalle tüm koleksiyonun yalnızca yüzde birini görüyorsunuz. TED عندما تتجول في صالات المتحف، من المحتمل أنك ترى حوالي واحد في المائة من إجمالي المجموعات.
    Seni bir daha buralarda dolaşırken görürsek bunun sonuçları olacak. Open Subtitles إذا رأيناكِ تتجولين هنا مرة أخرى فسيكون هناك عواقب
    Etrafta arabayla dolaşırken bu muazzam restorandı düşünmekten kendimi alıkoyamadım. Open Subtitles أتجول بالسيارة ولا أتوقف عن التفكير بشأن هذا المطعم الكبير.
    Şu an bile, hizmetçi ve yardımcıları dolaşırken gördüğümde hala keyfim kaçar. Open Subtitles حتى الآن لازلت أستاء حين أرى مدبر المنزل والخدم يتجولون في الأرجاء
    Evime gelmenize gerçekten gerek yoktu. Kardeşinizin dul eşini dün gece sokakta tek başına dışarıda dolaşırken bulduk. Open Subtitles وجدنا أرملة أخيك، تجول هائمة وحيدة، بوقتٍ متأخرٍ من اللّيل.
    Ve şehirde başıboş dolaşırken bulundu. Open Subtitles أين جاء ، و أنه كان يتجول وحيداً في المدينة؟
    İletişim kuramıyor, şehirde tek başına dolaşırken bulundu. Open Subtitles ولا يرتبط بأحد فقط وجدتموه يتجول وحده في المدينة
    Hey. Bak tarafsız bölgede kimi dolaşırken buldum. Open Subtitles انظر ماذا وجدت يتجول في المنطقة المحايدة.
    Sadece şu an iyi durumda değil ve onu burada aşağıda, deliler şehrinde dolaşırken düşünmek hoşuma gitmiyor. Open Subtitles كل ما في الأمر أنم موجود في مكان مخيف حالياً وأكره مجرد التفكير بأنه يتجول
    Ve etrafta da birisi seni 30,000 dolarla dolaşırken görmesin. Open Subtitles وحاول ألا تدع أي شخص يراك يتجول مع مبلغ 000 30 دولار نقدا.
    Bilinirler. Ed Koch New York'ta dolaşırken, "Beni nasıl buluyorsunuz?" TED ايد كوتش اعتاد ان يتجول في نيويورك قائلا "كيف ابليت ؟ "
    O kadar çok yerde dolaşırken ruhumun onun etrafında toplanan diğer ruhlarla tanıştığını öğrendim. Open Subtitles بينما كانت رُوحِي تتجول حول هذه الأماكن ،قابلت أرواح آخرين كانوا حولهُ و عرفت
    Dinleyin, askerler onu koridorlarda dolaşırken görürse onun kâtip olduğunu sanacaklar. Open Subtitles إسمع , لو وجدها الجنود و هي تتجول في القاعات
    Seni tekrar buralarda dolaşırken yakalarsak, bunun sonuçları olacak. Open Subtitles إذا رأيناكِ تتجولين هنا مرة أخرى فسيكون هناك عواقب
    Evime döndükten sonra bir gün markette dolaşırken rafların önünde donakaldım. TED بعد أن عدت إلى الديار، كنت أتجول في البقالة، ثم تجمدت أمام وحدة الإنتاج.
    Bunların hepsi bir ya da birkaç kraliçesi olan koloniler şeklinde yaşarlar. Etrafta dolaşırken gördüğünüz tüm karıncalar kısır dişi işçilerdir. TED وكلهم يعيشون في مستعمرات تتكون من ملكة واحدة أو عدد قليل من الملكات, كل النمل الذين يتجولون هنا هم إناث عاملات عقيمات.
    Bu onu kasabada boş boş dolaşırken bulduğun beşinci sefer. Open Subtitles انها خامس مره تجدها تجول في أنحاء المدينة
    - Gerçek cinayet zanlısı sokaklarda dolaşırken, sizin onu suçlu ilan edeceğiniz demek. Open Subtitles هذا يخبرنى أنك مصمم على إتهامه بينما الفاعل الحقيقى ما زال طليقا
    Umarım akşamları kampüste dolaşırken dikkatli oluyorsundur. Open Subtitles كونى حذرة عندما تمشين فى الحرم الجامعى ليلا
    Yılda 300 günü dünyayı dolaşırken, her yerde farklı yaşlardan bir Roots and Shoots grubu var. TED وبما أنني أسافر إلى مختلف أنحاء العالم 300 يوما في السنة، في كل مكان هناك مجموعة من الجذور والبراعم من أعمار مختلفة.
    Hiç gezmedin buralarda dolaşırken Open Subtitles "لن تتعثر ما دمت تتحرك برزانة"
    Seni bilgisiz bir şekilde dolaşırken görmek gibi. Open Subtitles احببت دورانك حولى و تجاهلك

    Les mots et expressions les plus fréquents

    Arabe-Turc: 10k, 20k, plus | Turc-Arabe: 10k, 20k, plus