| Bu sera senin mor çiçeklerinle dolup taşacak. | Open Subtitles | هذا المنزل الزجاجي سيمتلئ بالازهار الارجوانية |
| Sokaklarda haber araçları var. Burası yaklaşık beş dakika içinde paparazzilerle dolup taşacak. | Open Subtitles | هناك سيارات إخبارية في الشارع سيمتلئ المكان بالمصورين خلال خمس دقائق |
| Ondan sonra, kamp polis ve muhabirlerle dolup taşacak. | Open Subtitles | بعد ذلك سيمتلئ المخيم برجال الشرطة والصحفيين. |
| Orası onun adamları ve Polislerle dolup taşacak. | Open Subtitles | سيكون المكان مزدحما برجاله و الشرطه |
| Bana bir isim vermezsen biraz sonra burası Göçmenlik Bürosu avukatlar ve Milli Gelirler İdaresi elemanlarıyla dolup taşacak. | Open Subtitles | إذا لم تعطني إسما، هذا المكان سيصبح مزدحما بـعملاء (إِ.س.أُ)، محامو الو.م، (إ.ر.س). |
| Kaslı kolları ve azametli vücutlarıyla, York bir sürü sarhoş İskoç'la dolup taşacak. | Open Subtitles | يورك ستكون مليئة بالاسكتلنديين السكارى مع أسلحتهم وعضلاتهم المفتولة |
| Yapacağım şeyden sonra pazar günleri kilise dolup taşacak. | Open Subtitles | بعد ماسأفعله، تلك الكنيسة ستكون مليئة كلّ يوم أحد |
| Bir hafta sonra galeri ünlüler ile dolup taşacak. | Open Subtitles | أسبوع من الآن المعرض سيمتلئ بالمشاهير |
| Sen ve Agnes güçlerinizi birleştirdiğinizde burası müşteriyle dolup taşacak. | Open Subtitles | هذا المكان سيمتلئ بالزبائن عندما تضعون فيه لمستكما السحرية أنت و (آغنيس). |