Başka kim yanıma davetsizce eski günlerden bir dost gibi oturabilir ki? | Open Subtitles | ومن غيرك يجلس بجانبي دون دعوة، كصديق من الأيام الخوالي؟ |
Bugün bile her savaştan önce korku ziyaretime gelir ama artık onu bir dost gibi içtenlikle karşılarım. | Open Subtitles | حتى هذا اليوم، وقبل كل معركة يزورني الخوف ولكنّي الآن اعتنقه كصديق |
Bak, Mark, seninle bir dost gibi açıkça konuşacağım. | Open Subtitles | اسمع يا مارك, سأقولها لك مباشرة كصديق |
Eğer beni bir dost gibi davet ederseniz, birer içki içebiliriz. | Open Subtitles | إذا دْعوَتني مثل صديق يُمكنُ أَنْ نشرب سوياً ـ شـــراب ؟ |
Ve küçük bir kızken, insanlarla yardımsever, güvenilir bir dost gibi etkileşim içinde olan robot fikrini hep sevmişimdir -- bizi mutlu eden, hayatımızı zenginleştiren ve bize birkaç galaksiyi kurtarmamızda yardımcı olan birşey. | TED | و كفتاة صغيرة احببت فكرة ان الروبوت يتفاعل معنا كثيرا مثل صديق مساعد موثوق شيئ يبهجنا ,و يثري حياتنا و يساعدنا في انقاذ مجرة او اثنتين |
O yüzden, ona dost gibi davranıp servetle baştan çıkaracağız. | Open Subtitles | لذا سنغويه بالثروه ونعامله كصديق |
Seni bir dost gibi görüyorum. | Open Subtitles | أنا أنظر اليك كصديق. |
'Yalnız iki dost gibi | Open Subtitles | كصديق لصديق |
Yâni daha çok dost gibi kokar, düşman değil. | Open Subtitles | ...سيشتم أكثر مثل صديق عن عدو... |
Yani daha çok dost gibi kokar, düşman değil. | Open Subtitles | ...سيشتم أكثر مثل صديق عن عدو... |
- Tıpkı bir dost gibi. | Open Subtitles | مثل صديق |