Dov ile görüştüm. Babamın buraya gelmekte olduğunu ve çok sinirli olduğunu söyledi. | Open Subtitles | لقد كلمت دوف ، وهو يقول أن أبي قادم إلى هنا وهو مستاء |
Dov ile görüştüm. Babamın buraya gelmek için yolda ve çok sinirli olduğunu söyledi. Sinirli mi? | Open Subtitles | لقد كلمت دوف ، وهو يقول أن أبي قادم إلى هنا وهو مستاء |
Dov, Dedektiflerle eğlence olsun diye konuşmak tutukluluk haklarından değildir. | Open Subtitles | دوف , حقوق المقبوض عليهم لا تتضمن الدردشة مع المحققين للمتعة |
Daha sonra ikimiz gidip birer kahve içip nasıl olur da adı Dov olan biri gidip polis olur bana onu anlatacaksın. | Open Subtitles | ثم , انا و انت سنذهب لاحتساء قهوة و ستخبرني كيف شاب اسمه دوف ينتهي به المطاف كضابط شرطة |
Dov, bunu bildirmemiz lazım. | Open Subtitles | دوف , تعلم انه يجب ان نبلغ عن هذا |
Dov, burada esrar yetiştirmiyorlar. Burada met amfetamin yapıyorlar. | Open Subtitles | دوف , هذة ليست مزرعة هذا معمل ميثان |
Hey, Dov, burada ters bir durum var. | Open Subtitles | دوف ، لدينا موقف صعب هنا |
Hey, Dov, bir durum var burada. | Open Subtitles | دوف ، لدينا موقف صعب هنا |
Dov, Dün gece Edie ile koşullarınız son derece uygundu ama sen kontrol etmesini bildin. | Open Subtitles | (دوف)، كانت ظروفك مع (إيدي) لم يكن هناك شيء لكن سيطرة على ذلك. ليلة أمس. |
Dov ve Gail'in Boyd'la birlikte özel bir davayla ilgilenmeleri. | Open Subtitles | (دوف) وَ (غايل) لديهما مهمّة خاصة مع (بويد). |
Arayan, Dov'un kız arkadaşı. Adamın biri kapısını yumrukluyormuş. | Open Subtitles | إنّها صديقة (دوف)، أحدٌ ما يضرب على بابها. |
- Teşekkür ederim. Hayır, Dov, Aslında biz millete içecek dağıtıyoruz. | Open Subtitles | كلاّ، (دوف) نحن هنا خارجين لكي نعطي الناس المرطبات |
Sonrasında, Dov'un anne ve babası boşanmışlar. | Open Subtitles | بعد ذلك , والدي ( دوف ) افترقوا لأجللاشيء. |
Başmüfettiş, ben memur Dov Epstein. | Open Subtitles | المراقبة, ضابط دوف أبستين. |
Ona tutuldun mu yoksa Dov? | Open Subtitles | ألديك اعجاب رجالي يا دوف ؟ |
Bakın, Dov sağ salim çıkacak. | Open Subtitles | انظروا , دوف سيكون بخير |
Sen varsın, babam var, Dov, Chris... | Open Subtitles | لدي انتي و ابي و دوف و كريس |
Zaten Dov'a koruyucu ailelik yapıyoruz. | Open Subtitles | نحن بالفعل والدا "دوف" بالتبني |
Karantinada Dov'un burada olmaması çok kötü oldu. | Open Subtitles | من السيء أن (دوف) لم يكن هنا للحجر الصحي. |
Son olarak Juliette Silverton adına kayıtlı, Oregon Dov 412 plakalı... 2008 model Ford F-250 kullanırken görüldü. | Open Subtitles | انها شوهد للمرة الاخيرة القيادة في فورد 2008 أف-250أجره. ولاية (أوريغون) دوف 412 مسجلة (إلى (جولييت سيلفيرتون. |