Ve savaşı durdurmak için bir şey yapmamak tarafsız olmak demek değildir. | Open Subtitles | عدم فعل شئ لإيقافه فى الحقيقة هو أختيار جانب لن يكون حيادياً |
Ama işin gerçeği bilseydim bile durdurmak için bir şey yapmazdım. | Open Subtitles | لكن الحقيقة هي، حتى وإن عرفت لم أكن سأفعل شيئاً لإيقافه |
Bu şeyin nerede başladığını bilirsek durdurmak için bir aşı geliştirme şansımız olabilir. | Open Subtitles | لو علمنا من أين بدأ هذا الشئ فحينها لدينا فرصة بإنتاج لقاح لإيقافه |
Olacağını gördüm ve durdurmak için bir şey yapamadım. | Open Subtitles | ..لقد رأيت ما سيحدث و لم أستطع فِعل أى.. شىء لإيقافه |
-Jack bu büyüyor. -İyi, mutasyonu durdurmak için bir yol bulmalıyız. | Open Subtitles | إنه ينمو يا جاك - حسناً ، سنجد طريقه لإيقافه - |
Gerçekleşmesi kaderde olan bazı şeyleri dünyada kimse durdurmak için bir şey yapamaz. | Open Subtitles | هناك بعض الأشياء متجهة للحدوث ولا يوجد اى أحد فى العالم يستطيع فعل أى شيء لإيقافه. |
Durumun bu kadar büyüyeceğini fark etmemiştik ama durdurmak için bir fırsatımız vardı. | Open Subtitles | لم ندرك مدى جنون هذا الأمر لكن كانت لدينا الفرصة لإيقافه |
Evet ama onu durdurmak için bir yol bulduk. | Open Subtitles | أجل، و لكننا عثرنا على طريقة لإيقافه |
Senin, onu durdurmak için bir şeyler yapacağından korktuğunun kanıtı. | Open Subtitles | إثبات جعله يخاف من أن تفعل شيء لإيقافه |
Sonra onu durdurmak için bir yol düşüneceğiz. | Open Subtitles | وسنجد طريقة لإيقافه |
Onu durdurmak için bir şeyler yapmalıyız. | Open Subtitles | لابد وأن نفعل شيئاً لإيقافه |
durdurmak için bir saatten az vaktimiz var. | Open Subtitles | -لدينا أقل من ساعةٍ لإيقافه -كم لدينا قبل أن يصل (نيكولز) هنا؟ |
Onu durdurmak için bir şeyler yapmalıydım. | Open Subtitles | كان عليّ فعل شيءٍ لإيقافه. |
Onu durdurmak için bir şey yapmalıyım. | Open Subtitles | يجب أن أفعل شيئاً لإيقافه. |