Bugün burada, okyanusun ortasında teknede duruyorum ve çalışmamın gerçekten önemli etkisini konuşmak için buradan daha iyi bir yer olamaz. | TED | أقف هنا اليوم على هذا القارب في عرض المحيط، وما من مكان أفضل من هذا للحديث عن تأثير عملي بالغ الأهمية. |
Şimdi, ayakta duruyorum açık bir havada sahilde bir palmiye ağacının altında, tam sahnenizin bir zamanlar olduğu yerde. | TED | أقف الان في الهواء الطلق، على الشاطئ تحت شجرة النخيل، في نفس الموقع الذي اعتاد المسرح أن يكون فيه. |
İsimleri unutup duruyorum, iki kez arabayı park ettiğim yeri unuttum. | Open Subtitles | أنا أستمر بنسيان الأسماء، والأسبوع الماضي نسيت مكان وقوف سيارتي مرتين |
Evet, kontrol edip duruyorum. Meta-insanlarda herhangi bir ses yok. | Open Subtitles | أجل، أظل أفحص ولكن كل شيء هادئ في جانب المتحولين |
Hayalimde lise dolabımın önünde duruyorum ve biri bana sesleniyor. | Open Subtitles | في خيالي انا اقف امام خرانتي واسمع احدهم ينادي بأسمي |
Ve şimdi, önünde duruyorum, sanki burada... bulunmasının sebebi bu. | Open Subtitles | و الأن أنا واقف أمامه كما أنا السبب انه هنا. |
- Çoğu zaman çok çirkin duruyorum. - Hayır. Çok güzelsin. | Open Subtitles | وأعلم أننى أبدو فظيعة نصف الوقت كلا , أنتِ رائعة |
Yani oyunculuk derslerime de devam edebileceğim. Uyuşturucudan uzak duruyorum. | Open Subtitles | لا زلت آخذ صفي بالوكالة لم أتعاطى المخدرات في سنة |
Ve her şeyin eskisi gibi olduğunu düşünüyorum. Orada öylece duruyorum. | Open Subtitles | وأتخيل أن كل شئ كما كان من قبل أقف هناك هكذا |
Askeri hastanenin önünde duruyorum ve mülteciler gelmeye devam ediyor. | Open Subtitles | إنّي أقف عند مشفى عسكريّ، بحيث يستمر الأناس المُرحلون بالوصول. |
Şu an bir astronotu yıldızlara taşıyacak bir uzay gemisinin aşağısında duruyorum. | Open Subtitles | وأنا الآن أقف تحت سفينة فضاء، ستحمل معها رائد فضاء إلى النجوم، |
Niçin sizin önünüzde bu silahla duruyorum? | TED | إذا لماذا أقف أمامكم وأنا أحمل هذا السلاح ؟ |
Hikâye anlatımı tam olarak buradaki gibi olurdu: ben burada ayakta duruyorum, üniter otorite olarak ve size hitap ediyorum. | TED | وسرد القصص يشبه كثيرًا ما يحدث الآن: أنا أقف هنا، السلطة الوحيدة، وأتحدث إليكم. |
Eğer sen benim bilinçaltımsan, neden kendime "iyi ki doğdun" deyip duruyorum? | Open Subtitles | إذا كنت لا تعي كلامي لما أستمر في ترغيب نفسي بـعيد الـميلاد؟ |
Kimin iyi kimin kötü olduğunu göremiyorum ve dönüp duruyorum. | Open Subtitles | لا أستطيع رؤية من الصالح أو الطالح، فقط أستمر بالدوران |
Neden sürekli şu erkek oyunlarını bırakman için... yeterince büyümeni umut edip duruyorum bilmiyorum. | Open Subtitles | لست أدري لماذا انا أظل آمل ان تفارقك تصرفات هذه الفتاة المسترجله |
Sana söyleyip duruyorum, Jack. Tiyatroda para yok. | Open Subtitles | هل أظل أخبرك يا جاك إنه لا يوجد مال بالمسرح |
Bugün burda ayakta duruyorum sizinde gördüğünüz gibi, koltuk değnekleri veya bir baston olmadan yürüyorum. | TED | وانا اقف اليوم اسير اليوم بدون عكازات .. ولا عصي |
O yerde, bense üzerinde duruyorum ve silah şu an benim ellerimde, ben silahlardan, onları tutmaktan nefret ederim, çünkü ben Batman'im. | TED | وهو على الأرض وأنا واقف فوقه وأصبح المسدس في يدي الآن أنا لا أحب المسدسات، وأكره حملها لأنني بات مان. |
Onun yanında delikanlı gibi duruyorum değil mi? | Open Subtitles | مقارنةً به, أبدو و كأنني شاب أليس كذلك ؟ |
Belki önümüzdeki yıl, belki senin de bana geleceğini düşünüp duruyorum. | Open Subtitles | ما زلت أفكر لربما السنة القادمة لربما يمكنك الحضور واللحاق بي |
Tüm öğleden sonramızı, bir oyuncak çay takımının önünde böyle bir günü planlayarak nasıl da geçirdiğimizi düşünüp duruyorum. | Open Subtitles | لا أنفك أفكّر , بشأن كيف كنّا نقضي فترة العصر أمام لعبة مجموعة الشاي الصغيرة نخطط ليومٍ مثل هذا |
Unutup duruyorum. Bu, yandaki odaya mı yoksa mutfağa mı gidecek? | Open Subtitles | استمر بالنسيان, هل أضع هذه مقابل الباب أم في المطبخ ؟ |
İşe yaramaz şeylerle uğraşıp duruyorum. | Open Subtitles | مرّ وقت طويل لا أنفكّ فيه سوى عن خبط رأسي |
Jay'e buraya taşınmasını söyleyip duruyorum Hâlâ istemiyor. | Open Subtitles | وأظل أقول جاي أنه يجب أن تتحرك هنا ، لكنه لن. |
Evet, ben de sana boktan bir şey yapmak istemiyorum deyip duruyorum. | Open Subtitles | لا أزال أقول لك أنني لا أضع أي شيء فوق أي شيء |
New Hampshire'ın oradaki 28. yolda duruyorum. | Open Subtitles | أنا واقفة على الطريق 28. خارج نيوهامبشير |
Filtreleri daha iyi kontrol etseydim o yangına engel olabilirdim diye düşünüp duruyorum. | Open Subtitles | ظللت أفكر ربما كان يمكنني أن أمنع ذلك الحريق لو تفحصت المرشحات جيدا |
Vali Devlin, Müdür Glynn, mezunlar, aileleri ve dostlar, şu anda önünüzde büyük bir övünç ile duruyorum, sadece bir eğitim başarısına dikkat çekmek için değil aynı zamanda bu kişileri onurlandırmak için de, ve yine bu odada bulunan | Open Subtitles | الحاكِم ديفلين، الآمِر غلين أيها المُتخرجون، العوائل، و الأصدقاء أقفُ أمامكُم الآن بفَخرٍ كبير |