duyamadım. -Sabah sabah çıkıp silah mı aldın? | Open Subtitles | ماذا لم أسمعك – ذهبت هذا الصباح وأشتريت مسدس؟ |
Üzgünüm seni duyamadım. Biraz daha yüksek sesle söyler misin? | Open Subtitles | معذرة، لم أسمعك هلا كررت كلامك بصوت أعلى؟ |
İçime tanrı korkusunu öyle hızlı soktu ki, benim ihtiyarın ayak seslerini duyamadım. | Open Subtitles | انقذوني وأول شيء عرفت انه غرز الخوف من الله بداخلي بسرعة أنا لم أسمع أبدا خطوات والدي العجوز |
O kadar yumuşak bir kız sesi ki ne dediğini duyamadım. | Open Subtitles | مع صوت الفتاة الناعم هذا لم أسمع ما قلته |
Özür dilerim, uzaktaydım. duyamadım. Hızlı aşçı olduğunuzu söylediniz, değil mi? | Open Subtitles | آسف، كنت هناك ولم أستطع سماعك هل قلت بأنك سريع بالطبخ؟ |
Tanrım yardım et. Affedersiniz, sizi duyamadım. | Open Subtitles | أنا آسفة سيد ويتاكر لم أسمعك بوضوح ماذا قلت ؟ |
Şu ağız sulandıran tavuk göğsü dikkatimi dağıttığı için seni duyamadım. | Open Subtitles | لم أسمعك بينما كنتُ مشغول بالنظر على هذا صدر الدجاج المُسيل للعاب. |
Motor gürültüsünden seni duyamadım. | Open Subtitles | لم أسمعك بسبب صوت المحرك لقد قلت أني أستقيل |
Tekrar söyleyebilir misin? Müvekkilini alış sesimden dolayı duyamadım. O hâlde daha sesli söylememe izin ver. | Open Subtitles | لم أسمعك لعلو صوت انتصاري بأخذ موكلك سأقولها بصوت أعلى لم ينته الأمر بعد |
O zaman sağır adam da "Seni iyi duyamadım." demiş. | Open Subtitles | فقال الرجل الاصم اننى لم أسمعك |
- Bağışlayın, ne dediğinizi duyamadım. | Open Subtitles | ـ معذرة .. إننى لم أسمع ما قلت ـ إننى لم أقل شيئاً |
Maskenin çalındığını gazetelerden okudum ve güvenilir ajanımdan birşey duyamadım bu yüzden endişelendim doğal olarak. | Open Subtitles | أوه، قرأت في الصحف عن أختفاء القناع أنا لا أسمع كلمة من موظفتي , الموثوق بها |
Dudakları oynuyordu ama duyamadım. | Open Subtitles | شفاهها كانت تتحرّك، لكنّي لا أستطيع أن أسمع. |
Tatlım. Sürekli arıyorum ama hiç sesini duyamadım. | Open Subtitles | ياجميلة ، أستمر في الاتصال ولم أسمع أي كلمة منك |
Bana bir şeyler söylüyordu ama ne söylediğini duyamadım. | Open Subtitles | كان يقول لي شيئ، لكننيّ لم يكن من الممكن أن أسمع ما كان يقوله |
ES: Affedersin, seni duyamadım, tekrarlar mısın? | TED | إد: عذراً لم أقدر على سماعك, اعد مرة أخرى؟ |
Ama kulak kıllarımdan dolayı seni duyamadım. | Open Subtitles | فقط لم أستطع سماعك بسبب كل هذا الشعر في إذني |
Yağmurdan seni duyamadım. | Open Subtitles | انا اسف . لم اسمعك بسبب هذا المطر.فلتتدخلي من فضلك |
Üzgünüm ama çığlıkların yüzünden duyamadım. | Open Subtitles | أنا آسف، لم أستطع سماع لكم مع كل الصرخة. |
Suyun sesinden seni duyamadım. Her şey yolunda mı? | Open Subtitles | لم أسمعكِ مع وجود صوت الماء هل كل شئ على ما يرام؟ |
Hepsini duyamadım ama ağır konuştu gibi geldi. - İyi misin? | Open Subtitles | لم أسمعه كاملاً, لكن بدا قاسياً, هل أنت بخير؟ |
Hayatını kurtarmaktan duyamadım. | Open Subtitles | لم أستطع سماعكِ حين كنتُ أهُمُّ بإنقاذكِ |
Neden bahsettiğini bilmiyordum. Onu duyamadım. | Open Subtitles | لم أعرف ماذا كانت تقول، لم أستطع سماعها. |
- Sizi duyamadım. - Tapınaktayız, koç! | Open Subtitles | ـ لا أستطيع أن أسمعكم ـ المكان المقدس أيها المدرب |
Tam duyamadım ama Tucumcari'ye mi gidiyordunuz? | Open Subtitles | لم استطع منع نفسي من سماع انك ذاهب الى توكومكاري |
- Austin! - duyamadım! | Open Subtitles | أوستن لا أستطيع سماعكم |
Az önce oturmamı mı söyledi? Su sağa sola gidip geldiği için hiçbir şey duyamadım da. | Open Subtitles | لأنّني لا أستطيع سماع شيء، غيرَ الماء يُخضّ جيئةً و ذهاباً. |
Kelimeleri iyi duyamadım. | Open Subtitles | لم استطع سماع كل الكلمات |
Bilmem ki, duyamadım. | Open Subtitles | أنا لا أعرف، أنا لا تسمع. |