Sence soğuk, duygusuz, bencil biriyim, değil mi? | Open Subtitles | أنت تجديني جامدا ، دون مشاعر و أناني أليس كذلك ؟ |
Hatırladığım kadarıyla hemşireler, sert, duygusuz acı ve sefalete karşı duyarsız insanlardı. | Open Subtitles | لكنني أتذكر الممرضات ككائنات قاسية، متبلدة المشاعر محصنة تماما ضد المعاناة والبؤس |
Şimdi, bu gibi duygusuz şekilde düşünmekten nefret ederim, ...ama, eğer herhangi birşey olursa, bir müşteri kaybetmiş olacağız. | Open Subtitles | الآن، أكره الإعتقاد في مثل هذه الشروط القاسية لكن، من أي شئ نحن سنفقد زبون |
Ve bana duygusuz olmam öğretildi. | Open Subtitles | أني تعلمت بأن أكون عديم الإحساس عاطفيا ً؟ |
Biz de tam duygusuz karışıklıklarla sexten bahsediyorduk. | Open Subtitles | كنا نتحدث لتونا عن الجنس بدون إلتزامات عاطفية |
Bu yüzden pasif, duygusuz, objektif görünmeye çalışırız. | Open Subtitles | إذًا انت تحاول أن تبقى غير عاطفي و تكّون مهنيًا |
Veya soğuk ve duygusuz olduklarından ve hiçbir şey hissetmediklerinden mi? | Open Subtitles | هل هو بسبب أنهم باردين ولا عواطف لديهم ولا يشعرون بشيء! |
....duygusuz biri olduğunu düşünüyorlar ama öyle biri değil. | Open Subtitles | أنه مجرّد من المشاعر بخلاف الآخرين ولكن لديه مشاعر. |
Sevgili Mallory bir defasında bana duygusuz olduğumu söylemiştin. | Open Subtitles | عزيزتي موليري قلت ذات مرة أنه ليس لديّ مشاعر |
duygusuz biri gibi dolaşıyorsun, ama aslında korkuyorsun. | Open Subtitles | انت تقترب من الحقيقة هللا لديك مشاعر ولكن الحقيقة انك مفزوع |
Seks köleliği bir süreliğine eğlenceliydi ama itici, duygusuz bir pislik olmaktan bıktım. | Open Subtitles | لكنني سئمت كوني فتاة فاترة المشاعر وعديمة الإحساس |
Sevişmek istiyorum--- tecrübesiz, duygusuz, bencil şekilde. | Open Subtitles | أريد الجنس. جنساً بريئاً أنانياً خالياً من المشاعر |
Acımasız, duygusuz, Demir Eller, Hayat Sökücü. | Open Subtitles | (الدمّ البارد)، (القاسية)، (الأيدي الحديدية)، (خاطف الحياة). |
duygusuz, bu adamı sen öldürdün, bu yüzden sen de bizimle geliyorsun. | Open Subtitles | (القاسية)، أنتِ قتلتِ ذلك الرجل، لذا ستأتين معنا، أيضًا. |
duygusuz olma evlat. Sana yakışmıyor. | Open Subtitles | لاتكُن عديم الإحساس يا بُني هذا لايلائمك |
Bu günlerde ebeveynler pek duygusuz. | Open Subtitles | في هذه الأيام الوالدين ليست عاطفية أيضا. |
Anneni görmek konusunda seni ikna etmeye çalışan onunlayken duygusuz olmanı söyleyen bendim, biliyorum. | Open Subtitles | أعرف أنا الواحد الذي حاول إقناعك لرؤية أمّك، لكي يكون غير عاطفي معها. |
Ve bu benim duygusuz olduğum ve bir fahişe olduğum anlamına geliyor. | Open Subtitles | وهذا يعني ... انني لا املك اية عواطف ... وانا عاهرة |
Gerçek bir lider iyi bir komutan umursamayacak kadar duygusuz değildir sadece devam etmesine yetecek kadar. | Open Subtitles | القائد الحقيقى القئد الجيد ليس قاس جداً حتى أنه توقف عن الإهتمام |
Bu adamı yakalamak için elinden geleni ardına koymadığınızı biliyorum, dedektif ama öz kızınızı yem olarak kullanmak acayip duygusuz geldi bana. | Open Subtitles | أعلم أنّكَ أقسمت على تسليم ذلك الرجل للعدالة أيُّها المتحرّي.. لكن استخدام ابنتكَ طُعمًا، هو أمر مجرّد من الأحاسيس. |
Bunun için budala, duygusuz, ilgisiz birisi olmam gerek... | Open Subtitles | وسوف اكون الأكثر جهلاً وليس عندي أحساس وغير مهتم |
Ya o çok kötü... duygusuz ve sefil biri... ya da... bir robot. | Open Subtitles | . أنها شريرة وخالية مِن العواطف وإنسان مُسبب للبؤس. أو... |
Dedektiflik gerçek bir bilimdir, ya da ona aynı soğuk ve duygusuz tavırla yaklaşılmalıdır. | Open Subtitles | التحقق هو العلم المحدد أو ما يجب أن يكون ويجب معاملته بالأسلوب البارد القاسي نفسه |
Marcy nasıl bu kadar duygusuz olabiliyorsun? | Open Subtitles | تعلمون، مارسي، كيف يمكنك أن تكون عديم الشعور بذلك؟ |
İkiyüzlü olduğunu biliyorum ama bu kadar duygusuz olduğunu bilmiyordum. | Open Subtitles | كنت أعلم أنّكِ منافقة، لكن هذا كان قاسيًا. |
Çok sakin ve duygusuz davranıyordu. | Open Subtitles | فقد كانت غالبا فاترة ولا مبالية وبلا مشاعر |