| Çünkü korkutucu şeyler eğlenceyi kaçırır ve ben eğlenmeyi severim. | Open Subtitles | لأنه الخوف هو متعه على التوالي و أنا أحب المرح |
| Bütün bunların ardından ikimiz de eğlenceyi hak ettik bence. | Open Subtitles | وأعتقد أن كلانا يستحق قليلًا من المرح بعد كل هذا |
| Ve zaman içinde, eğlenceyi artırmak için geçişleri tamamıyla rastgele yapalım. | TED | ومن وقت لآخر، هيا نحدث بعض القفزات العشوائية تماماً لمزيد من المرح. |
| İşte, iş ve eğlenceyi birbirine karıştırmamak gerektiğinin bir örneği daha... | Open Subtitles | هذا مثال آخر أنّه لا يجب عليك خلط العمل مع المتعة. |
| O zamazingoyu bir laboratuvar faresine versinler ve eğlenceyi görelim. | Open Subtitles | فقط أطعم ذلك القرف إلى جرذ المختبر وشاهد المتعة تبدأ |
| Süpermen gelince, asıl eğlenceyi göreceksin. | Open Subtitles | أنتظرى حتى يجدنا سوبرمان و من ثم سوف ترى المتعة |
| Asıl eğlenceyi kaçıracağımı zannetmiyordun, değil mi? | Open Subtitles | أنت لم تعتقد بأني سأفوت كل المرح أليس كذلك؟ |
| Bu çılgınca eğlenceyi bırakalım artık. Başımı döndürüyor. Pekala. | Open Subtitles | لنوقف دوّامة المرح المجنونة هذه فأنا مشوّش |
| Tüm eğlenceyi sana bırakmayız. Bize ihtiyacın olacak. | Open Subtitles | نحن لن نتركك تحصل علي كل المرح فسوف تحتاجنا |
| O zaman ben bütün işleri yaparım sen de eğlenceyi. | Open Subtitles | إذا أنا اعمل كل العمل و أنت كل المرح ؟ |
| O haberi yazıp da neden eğlenceyi bozasın, değil mi? | Open Subtitles | الآن، لماذا تريدين أن تفسدي المرح بكتابة المقالة ؟ |
| -Durmamız gerekmez mi? - Ne, durup da eğlenceyi mahvedeceğiz, öyle mi? | Open Subtitles | الا يجب ان نتوقف - ماذا ، و نترك هذا المرح - |
| Süpermen gelince, asıl eğlenceyi göreceksin. | Open Subtitles | أنتظرى حتى يجدنا سوبرمان و من ثم سوف ترى المتعة |
| Bu çocuk tüm eğlenceyi kendine ayırıyor. | Open Subtitles | أنظري إلى ذلك الفتى إنه يحصل على كل المتعة |
| Bize bizi nerede bekleyeceğinizi söylemeyin, bayan. Bütün eğlenceyi yok ediyor. | Open Subtitles | لا تُخبرينا بمكان وجودك, ستفسدين علينا المتعة |
| Eğer orada oturup bütün eğlenceyi kaçırmak istiyorsan... | Open Subtitles | حسنا ، لو كنت تريد أن تجلس هناك و تفقد كل تلك المتعة |
| Çünkü derslerini zamanında yapmayan beyler eğlenceyi her zaman kaçırır. | Open Subtitles | لأن الشاب الذى لا يقوم بفروضه يفوته الكثير من نشاطات المتعة |
| Evet, bütün eğlenceyi çöplükteki şerefsizler yaşıyor. | Open Subtitles | هؤلاء الرجال في مدفن النفايات يأخذون كل متعة |
| Şu küçük fırlamanın tek başına gidip bütün eğlenceyi almasına izin veremem değil mi? | Open Subtitles | لايمكنني ترك هذا الصغير لوحده يحصل على كل المتعه |
| Ama bu kez eğlenceyi sağlaması için ormana güvenemezdim. | Open Subtitles | لكن هذه المرة لن أعتمد على الترفيه الريفي |
| İyi. Bütün eğlenceyi kaçıracaksın o zaman. | Open Subtitles | حسناً,أراهن أنك تفوت كل الإثارة |
| Kullandığımız servisleri düşünün, tüm bağlantıyı tüm eğlenceyi tüm iş ve ticareti. | TED | فكر بكل الخدمات التي نستخدمها كل الاتصالات كل أنواع التسلية و كل أنواع الأعمال و التجارة. |
| Şimdi de işle eğlenceyi karıştıralım. Sana nasıl yardımcı olabilirim? | Open Subtitles | الآن , دعنا نخلط العمل بالمتعة كيف لي أن أساعدك؟ |
| En iyi kozmik eğlenceyi size kim sunuyor? | Open Subtitles | من الذي يعطيكم أفضل ترفيه كوني ؟ |
| Bu eğlenceyi kaçırıyor ama, sence de öyle değil mi? | Open Subtitles | حسناً، ذلك يُفسد المُتعة نوعاً ما، ألا تظنّ ذلك؟ |
| Şimdi burada tek sayıda kişi olduğu için üzgünüm şansız bir kişi bu eğlenceyi terkedicek. | Open Subtitles | الآن منذ هناك عدد فردي مِنْ ناسِ هنا، أَنا شخصُ سيئ الحظُ خائفُ واحد سَيُبعدُ يسار عن المرحِ. |
| Biraz oyalan da eğlenceyi gör. Çok hoşuna gidecek. | Open Subtitles | ابقى و لتحظى بالمرح ستستمتع على نحو كبير |
| Benim günüm olması gerekiyor ama bütün eğlenceyi o yaşıyor. | Open Subtitles | من المُفترض أن يكون ذلك يومي أنا, و هو الذى سوف يتمتع فيه |
| - eğlenceyi kaçırıyorsun. - Langdon'a kitabını okuyacağıma söz verdim. | Open Subtitles | أنه أمر مرح وانت تفوته - وعدت (لانجدون) بأن أنهي كتابه - |