Kefalet Projesi eşi benzeri görülmemiş bir şekilde kefalet sistemini hedef alacak. | TED | سيهاجم مشروع الكفالة نظام الكفالة المالي على نطاق غير مسبوق. |
Bu yüzden de kendi çocuklarını eğitmek için eşi benzeri görülmemiş bir şekilde zaman ve kaynak harcamaktadırlar. | TED | لهذا السبب ينفقون الوقت والموارد بشكل غير مسبوق لتعليم أطفالهم. |
Cömert bir maaş alıyorsunuz ve derslerinizde eşi benzeri görülmemiş bir özgürlüğünüz var. | Open Subtitles | أنكِ إستلمتي كميةً سخية من التعويضات وحريةً غير مسبوقة في إدارة صفوفك الدراسية |
Cenazeye katılım için alınan eşi benzeri görülmemiş güvenlik önemleriyle birlikte tören 1 saat içinde başlayacak. | Open Subtitles | فى وجود امن بمستويات غير مسبوقة فى انتظار الجنازة والتى ستبدا بعد ساعة من الان |
Ölüm duyurusunda diyor ki, "Walden Programlama gelecek nesil teknoloji sayesinde bir gün eşi benzeri görülmemiş akıllı telefon tanıtımını yapacak." | Open Subtitles | رسالة النعي تقول أن والدن سيقوم بعد يوم عن أجهزة ذكية لم يسبق لها مثيل في الاستقبال شكرًا للجيل الجديد من التقنية |
Geçen hafta yapılan TED Ödülleri töreninde Bill Clinton şunları söyledi: "Bu durum eşi benzeri görülmemiş, eşitlikten uzak, adaletsiz ve istikrarsız bir durumdur." | TED | في الأسبوع الماضي، قال بيل كلينتون في التجارة، هذا الوضع "لم يسبق لها مثيل وغير متكافئة وغير عادلة وغير مستقرة." |
eşi benzeri görülmemiş bütçe açıkları ekonomiyi felce uğratıyor. | Open Subtitles | إنعكاس غير مسبوق متوقع فى أثره على الإقتصاد |
Patterson Dünya'nın yaşını bulmaya çalışırken şans eseri, eşi benzeri görülmemiş bir kitlesel zehirlenme olayının kanıtlarına denk gelmişti. | Open Subtitles | في بحثه عن عمر الأرض تعثر باترسون على دليل يفيد بتسمم جماعي على نطاق غير مسبوق |
Homoseksüel evlilik ve sperm bağışı, eşi benzeri görülmemiş sayıda ırklar arası evlilik var. Bu, muhafazakar olan bazı kuzenlerimi birazcık sinirlendiriyor ama bence bu iyi bir şey. | TED | الآن هنالك زواج الشواذ ومتبرعين بالسائل المنوي و هناك تزاوج على نحو غير مسبوق وهذا يجعل بعض أقاربي المحافظين قلقين قليلاً لكن فعلاً اعتقد انه شيء جيد |
Bu ürünün farkındalığı eşi benzeri görülmemiş olacak. | Open Subtitles | الوعي لهذا المنتج سيكون غير مسبوق |
Bu muazzam eşi benzeri görülmemiş bir zafer olacaktı ve siz en iyisini yaptınız. | Open Subtitles | كضحية النهائية - بشكل جيد، وهذا يمكن أن يكون هائلا، بالفعل، انتصار غير مسبوق ، ولكن هل تجرأ في نهاية المطاف - |
Ancak bu fosil, eşi benzeri görülmemiş cinstendi. | Open Subtitles | ولكن هذه الحفرية كانت غير مسبوقة. |
Sadece sol ayakkabıların bulunduğu eşi benzeri görülmemiş bir ürün yelpazesi var. | Open Subtitles | حفرة "موضة تامي"، حيث لديهم مجموعة غير مسبوقة من أحذية القدم اليسرى فقط |
Fizikte eşi benzeri görülmemiş bir kırılma noktası. | Open Subtitles | إنهُ إنطلاقةٌ غير مسبوقة في الفيزياء. |
İyi haber ise tarihte şu an bilim, teknoloji globalleşmenin birbirine yaklaşıp daha önce eşi benzeri görülmemiş bir şekilde, bütün ölümlerin beşte biri ve dünyada emsalsiz acılara yol açan enfeksiyon hastalıklarının önlenebilmesi için beraber çalıştıkları bir süreç yaşamaktayız. | TED | الخبر الجيد هو نحن في مرحلة من الزمن حيث يتحد العلم و التكنولوجيا و العولمة ليصنعوا إمكانيات غير مسبوقة, إمكانية دخول التاريخ بالقضاء على الأمراض المعدية التي تتسبب في خمس نسبة الوفيات و في مآسي كثيرة على الأرض. |
Ama eşi benzeri görülmemiş değil. | Open Subtitles | غير مسبوقة. |
eşi benzeri görülmemiş refah ve bolluk, fakat bu büyüme bize her zaman ihtiyacımız olanı da vermedi. | TED | حاله من الرخاء و الإزدهار لم يسبق لها مثيل , لكن هذا النمو لم بحقق لنا دائما إحتياجتنا . |
eşi benzeri görülmemiş veriler topluyoruz. | Open Subtitles | آه... لقد جمعت كميّة البيانات لم يسبق لها مثيل. |
Valinin dediğine göre yeminli bir kanun adamı olarak görevimi suiistimal etmem ve polis kaynaklarını kötüye kullanmam eşi benzeri görülmemiş bir şeymiş. | Open Subtitles | أن أفعالي اجماليه كانت حافلة بالاساءة للسلطة من قبل اليمين الدستوري كضابط قانون وإساءة استخدام موارد الشرطة لم يسبق لها مثيل. |
104 yaralı 176)}Eşi Benzeri Görülmemiş Bir Doğal Afet | Open Subtitles | 299)}لم يتم تسجيل أيّ حالة وفاة، 104 جريح 114)}كارثة طبيعية لم يسبق لها مثيل |
Eşi görülmemiş bir cömertlikle--ve bu insanlarla ilgili çok şüpheci olmalısınız-- Eşi benzeri görülmemiş--ve bu kelimeyi çok dikkatli kullanıyorum--- eşi benzeri görülmemiş bir cömertlikle, Zamanın hükümeti, bütün alacaklılara geri ödemek için yazılı bir anlaşma yaptı ve imzaladı. | TED | في تناسب لم يسبق لها مثيل من الكرم- ويجب عليك أن تكون مشكك للغاية حول هؤلاء الناس- في حال لم يسبق له مثيل، وأنا أستخدام تلك الكلمة بعناية — تناسب لم يسبق لها مثيل من الكرم، الحكومة اليوم وقعت، تعهد مكتوب، بتسديد جميع الدائنين. |