"eşiyle birlikte" - Traduction Turc en Arabe

    • مع زوجته
        
    • مع زوجة
        
    • مع زوجها
        
    • هو وزوجته
        
    Şehirde bir daire ve iki köpeği ve eşiyle birlikte... yaşadığı güzel bir kır evi var. Open Subtitles لديه شقّة في المدينة ..وأيضاُ بيتريفيلطيف . يسكن فيه مع زوجته جانيس وكلبان.
    eşiyle birlikte sanki çölün ortasında tek başına kalmış gibi izole bir hayat yaşamışlar. Open Subtitles وقاموا بعزله فى الصحراء مع زوجته فقط
    eşiyle birlikte mahalleye yeni geldi. Open Subtitles لقد جاء الآن إلى المنطقة مع زوجته
    Özgürlüğünü hayatının her anında korumak için savaşmakta olan bir askerin eşiyle birlikte oldun. Open Subtitles لقد نمت مع زوجة جندي عندما كان بالخدمة ليحمي الحرية الموهوبة لك في كل ثانية من حياتك
    Hayır, o Vegas'ta eşiyle birlikte. Open Subtitles كلا، إنها في (فيجاس) مع زوجها
    Ben 16 yaşındayken eşiyle birlikte beni yanlarına aldılar. Open Subtitles عندما كنت بعمر السادسة عشر هو وزوجته قاما بالتكفل بي
    Şimdi Vali eşiyle birlikte yatakta. Open Subtitles الآن الحاكم في السرير مع زوجته.
    Andre dün gece eşiyle birlikte evde olduğunu söyledi. Open Subtitles " كينزي " " آندريه " يقول أنه كان مع زوجته ليلة أمس
    Aşçı burada eşiyle birlikte yaşıyor. Open Subtitles الطباخ يعيش هنا مع زوجته
    Gerald Crouse, girişimci sermayedar, hafta sonu eşiyle birlikte kasabada olacakmış. Open Subtitles ( جيرالد كروز )، المغامر الرأسمالي، فهو في المدينة مع زوجته في عطلة نهاية الأسبوع.
    - eşiyle birlikte arabada seyahat ediyor. Open Subtitles ـ في السيارة مع زوجته
    Stan, Gaad'ın eşiyle birlikte Tayland'a gideceğini söylemişti bana. Open Subtitles أخبرني (ستان) أن (غاد) ذاهب إلى (تايلاند) مع زوجته.
    - Hayır. Craig hala eşiyle birlikte. Open Subtitles -كلاّ، لا يزال (كريج) بالداخل مع زوجته .
    - eşiyle birlikte. Open Subtitles هو مع زوجته
    eşiyle birlikte. Open Subtitles مع زوجته
    Yeni ortam sanatçısı olan bir arkadaşım var, ismi Tota Hasegawa. Londra doğumludur, yok hayır aslen Tokyo’ludur ama Londra’da olduğu zamanlarda eşiyle birlikte bir oyun oynar. Birlikte bir antika dükkanlarına giderler ve oyunun tamamen şu şekilde olduğunu anlatıyorlar: Ne zaman antika bir şey görsek hemen onu almak isteriz. Mağaza sahibine o antikanın arkasındaki hikayeyi sorduğumuz zaman eğer iyi bir hikayesi varsa onu alırız. TED لدي صديق جيد، هو فنان في وسائط الإعلام الجديدة. اسمه توتا هاسيجاوا. هو مقيم في لندن ، لا ، في الواقع هو يقيم في طوكيو، لكن عندما كان يقيم في لندن ، كان لديه لعبه كان يلعبها مع زوجته . هو يذهب الى المحلات الاثريه ، و اللعبه كانت عباره عن : عندما ننظر الى التحفه القديمه التي نريدها نسأل صاحب المتجر عن القصة ما وراء هذه التحفه الاثريه و لو كانت قصه جيده ، سوف نشتريها .
    Orospu çocuğu benimle yatarken Charlie'nin eski eşiyle birlikte yaşıyordu. Open Subtitles هذا اللقيط كان ينام معي وفي نفس الوقت كـان يعيش مع زوجة (تشارلي) السابقة.
    Alec'in eşiyle birlikte çalışıyorum. Open Subtitles أنا أعمل مع زوجة (آليك).
    Alec'in eşiyle birlikte çalışıyorum. Open Subtitles أنا أعمل مع زوجة (آليك).
    - Ve Emma eşiyle birlikte ev arıyor. Open Subtitles و (إيما) تبحث عن بيت مع زوجها
    - eşiyle birlikte çalışma odasında. Open Subtitles -في المكتب مع زوجها .
    eşiyle birlikte bize lakaplar takmışlar. Open Subtitles هو وزوجته يطلقان علينا جميعاً ألقاباً بذيئة.

    Les mots et expressions les plus fréquents

    Arabe-Turc: 10k, 20k, plus | Turc-Arabe: 10k, 20k, plus