Paradoks, eşzamanlı olarak yukarı doğru uzanıp aşağı doğru meyletmektir. | Open Subtitles | المفارقة هي التمدد صعودا بشكل متزامن مع الميل إلى هبوطك |
Yüksek hassasiyetteki bir radarın yönlendirdiği tam eşzamanlı atmosfer-içi antibalistik bir füze sistemi. | Open Subtitles | إنه نظام متزامن من صواريخ بالستية داخل الغلاف الجوي مُوجهة بفعل أجهزة رادار شديدة الدقة |
...eşzamanlı düzenlenen saldırılarda 10 farklı ülkeden 166 kişi hayatını kaybetti. | Open Subtitles | الإثنى عشر هجوم متزامن... قتل فيه 166 ضحية من عشر دول |
Çoğu zaman her şey eşzamanlı olarak kaydedilir. | TED | معظم الوقت ، كل شئ يتم تسجيله في تزامن تام. |
Sanal bir deneyim ya da bir hayal bile olsa; eşzamanlı gerçeklik ve hayal. | Open Subtitles | حتى التجربه الزائفه او تزامن الحلم حقيقه وخيال |
Tüm algoritmaları eşzamanlı uyguladık. | Open Subtitles | كنا قادرين على تشغيل جميع الخوارزميات بشكل متزامن. |
Pekâlâ, şimdi ben sizi bu tüfekle vururken eşzamanlı olarak "Makin' Whoopee" söyleyeceksiniz. | Open Subtitles | حسناً ، رفاق ، ستفعلون لحن ثنائي متزامن من "ماكين ووبي" بينما أطلق عليكم النار بهذه البندقية |
eşzamanlı geri sayımı başlatın. | Open Subtitles | إبدأ عد تنازلي متزامن |
Paralel eşzamanlı rastlantısallık. | Open Subtitles | تزامن متوازي عشوئياً |
Paralel eşzamanlı rastlantısallık. | Open Subtitles | (تزامن متوازي عشوئياً) |