Ben Paris'e gitmek üzereyim, sense eğlence için erkekleri davet ediyorsun. | Open Subtitles | ..وانا اوشك على الذهاب إلى باريس تدعين اصدقائكِ لحفلةٍ مليئه بالممنوعات |
Belki Philly'e gitmek istersin diye düşündüm bir film alırız, sonra akşam yemeği. | Open Subtitles | فكرت بأنه ربما تريدين الذهاب إلى فيلي نحضر فيلماً نتناول العشاء بعد ذلك |
Metroya binmeye yarım saat bile dayanamayan adam şimdi Union City'e gitmek istiyor. | Open Subtitles | أنت لا تريد الركوب ساعة أو أثنان على النفق الآن تريد الذهاب إلى إتحاد المدينة؟ |
Daha çok şey öğrenmek için Filipinler'e gitmek üzere bana şans verilmişti. | TED | ولذا مُنحت الفرصة أن أذهب إلى الفلبين لتعلم المزيد. |
"Biraz çılgınca gelebilir ama hafta sonu benimle Nashville'e gitmek ister misin?" | Open Subtitles | هذا قد يبدو جنونيا ولكن هل تريدي الذهاب ل(ناشفيل) في عطلة نهاية الاسبوع؟ |
Seninle konuşmak güzeldi, ama Koda ile Crowberry Ridge'e gitmek gibi planlarımız var. | Open Subtitles | حسنا، كان الحديث لطيف معك لكن أنا وكودا لدينا خطط كبيرة للذهاب إلى قمة جبل التوت |
Bir kişilik daha yer var, Eğer Aspen'e gitmek istersen. Bunu da nereden buldun? | Open Subtitles | هناك مكان واحد باقي ,اذا أردت الذهاب الى آسبن. |
Ben çocukken, Trouville'e gitmek, büyük meseleydi. | Open Subtitles | عندما كنت طفلا، الذهاب إلى شاطئ التروفول يعد شيئا كبيرا. |
Bir gece Deerlick'e gitmek ister misin? Sinemaya gitmek? | Open Subtitles | أتودين الذهاب إلى المدينة يوماً ما لمشاهده فيلم؟ |
Palm Springs'e gitmek istedin ve oraya gidiyoruz. | Open Subtitles | أردتِ الذهاب إلى بالم إسبرينغز وها نحن نذهب إلى بالم إسبرينغز |
Mümkün olduğu kadar çabuk lndianapolis 'e gitmek istiyoruz. | Open Subtitles | يتوجب علينا الأسراع في الذهاب إلى أدنديانابولز بقدر الأمكان. |
Demek, aileni bulmak için Paris'e gitmek istiyorsun, öyle mi? | Open Subtitles | أذا تريدين الذهاب إلى فرنسا لتبحثي عن عائلتك؟ |
Love Parade'e gitmek ister misin? Aradığınız kız belki oradadır. | Open Subtitles | الا تريد الذهاب إلى إستعراض الحب، ربما تجد فتاه غريبه هناك ؟ |
Çin'e gitmek nasihat sebebi, biliyorum. Ama başka seçeneğim yoktu. | Open Subtitles | أعرف أن الذهاب إلى الصين يستدعي محاضرة مهمة لكن لم يكن لدي الخيار |
Başka bir M.R. istemiyorum. Paris'e gitmek istiyorum. | Open Subtitles | لا أريد أن أجري تصوير بالرّنين المغناطيسي ثانية أريد الذهاب إلى باريس |
24. Main'e gitmek istiyorum. Times gazetesiyle bağlantım var. | Open Subtitles | أريد أن أذهب إلى تقاطع 24 مع الشارع الرئيسي عندي إتصال لدي التايمز |
Hiç aklıma gelmezdi ama Galler'e gitmek durumundayım. | Open Subtitles | يجب أن أذهب إلى ويلز وهو أمر لم أفكر في أني سأفعله قط |
Sal, Wyoming'e gitmek istedi. | Open Subtitles | "سال" يريد الذهاب ل"وايومنج" |
Sal, Wyoming'e gitmek istedi. | Open Subtitles | "سال" يريد الذهاب ل"وايومنج" |
Görev Kontrol'e gitmek için daha çok gerekçe var efendim. | Open Subtitles | هناك أسباب كثيرة تدعونا للذهاب إلى مركز القيادة ،سيدي |
Saat 1'de Jaguey'e gitmek için keşif kolunu hazırlayın. | Open Subtitles | إجعل الطليعة جاهزة للذهاب إلى خـاغوي في الساعة 13: |
Bir kişilik daha yerim var, eğer Aspen'e gitmek istiyorsan. | Open Subtitles | هناك مكان واحد باقي ,اذا أردت الذهاب الى آسبن. |
Tıpkı kimsenin beni Cezayir'e gitmek için zorlamadığı gibi! | Open Subtitles | بنفس الطريقه انا لم أُجبر على الذهاب للجزائر |
Justica'daki Platform 1'e ve San Kloon'daki Cam Piramit'e gitmek çok güzel. | Open Subtitles | من السهل الذهاب للمحطة الفضائية ... رقم واحد في جاستشير . أو الهرم الزجاجي في سان كلون لكن ماذا لو ذهبنا للبرازيل ؟ |