ebeveynlerinin isteği üzerine Trygve Holt birinci sınıfta okulu bırakmış. | Open Subtitles | ترايقف خرج من المدرسة في الصف الاول بطلب من والديه |
Bugünkü çocukların 5 milyondan fazlası çocukluklarının bir bölümünde ebeveynlerinin hapse girdiğini görecek. | TED | سيشاهد أكثر من 5 ملايين طفل أحد والديه يقاد إلى السجن في مرحلة ما أثناء طفولته. |
Aynı zamanda varlığımız ve ebeveynlerinin cinayeti hakkındaki tüm araştırmalarını durduracaksın. | Open Subtitles | نطلب أيضاً أن توقف كل التحقيقات عن تواجدنا وعن مقتل والديك |
ebeveynlerinin ona emo dediğinden bahsetti ve 2 hafta boyunca kampa gitmesi gerektiğinden. | Open Subtitles | قالت بأنّ والديها دعوها بالإيمو . وأنّها اضطرت لتذهب إلى المخيم لمدة أسبوعين |
Yenidoğan tavşan ebeveynlerinin hücrelerinin tam altında yer alan hücreye düşecek ve dakikalar içinde yetişkin olup yavrulayacak. | TED | ستنتقل الأرانب المولودة حديثًا إلى الخلية الموجودة مباشرةً أسفل خليتي والديهم وخلال دقائق سوف تنضج وتتكاثر بدورها. |
Okula baslamak ve okumayi ogrenmek istiyordu, ama ebeveynlerinin onu okula gonderecek kadar parasi yoktu. | TED | أراد أن يلتحق بالمدرسة و يتعلم القراءة، ولكن والديه لم يمتلكا المال الكافي لإرساله للمدرسة. |
15 yaşını dolduran herkes, ebeveynlerinin izniyle evlenebilir. | Open Subtitles | أي واحد عمره فوق الـ 15 يستطيع الزواج بموافقة والديه |
Hayır, efendim. Büyük olasılıkla ebeveynlerinin planını biliyordu. | Open Subtitles | لا، يا سيدي، يبدو أنه كان يعرف بمخطط والديه |
Sanırım ebeveynlerinin kim olacağını seçme şansı yok. | Open Subtitles | يذكرني بالكتب التي استمتعت بها عندما كنت شاباً ،أعتقد أنّه لم يكن هنالك خيار بالنظر إلى من هم والديك |
ebeveynlerinin bodrumundan taşınacak mısın yoksa 30'una kadar orada kalan bir adam mı olacaksın? | Open Subtitles | حتى أنت من أي وقت مضى للتحرك من الطابق السفلي والديك أم أنك ستعمل يكون هذا الرجل يبقى هناك حتى ولدي 30 ل؟ |
Her zaman bana çocukken, ebeveynlerinin sürekli seyahat ettiğini söylüyordun. | Open Subtitles | كنت دائما تقولين لي أنه عندما كنت طفلة والديك مسافرين طوال وقت. |
Yahli okula gittiğinde, ebeveynlerinin yaptığı işler, oldukça farklı görünecek. | TED | في الوقت الذي ستذهب فيه ياوي الي الكلية وظائف والديها ستختلف بشكل كبير |
O yaşta ebeveynlerinin Japonya'nın en acımasız Yakuza patronu tarafından öldürülüşlerine şahit oldu. | Open Subtitles | و هى فى هذا السن شاهدت مقتل والديها على يد أشرس رجل عصابات بالياكوزا اليابانية |
ebeveynlerinin bir araya gelebileceğini söyledim. | Open Subtitles | أخبرتها أنه قد يعود والديها لبعضهما |
Çocukların, ebeveynlerinin yanlışlarını düzelttiği teorisine inanıyorsun, görüyorum. | Open Subtitles | أرى أنك تؤمن بالنظرية الشاملة عن أن الأطفال يحاولون تصحيح أخطاء والديهم |
Geniş çapta açlık ve yoksulluğun, Sandra'nın ailesinde daha Sandra'nın ebeveynlerinin kuşağında yaşanması ve bu nedenle Sandra'yı bugün etkiliyor olması. | TED | كيف أن الفقر والجوع المنتشر بعائلة ساندرا في جيل أبويها أدى إلى تأثر ساندرا اليوم. |
Çocuklar ebeveynlerinin baskilarindan nefret ediyorlar. | Open Subtitles | الأطفال يكرهون أبائهم الذين يُضايقونهم في كلّ مكان. |
Son olarak, Gabriella'nın ebeveynlerinin ikinci dereceden çift dil bilen olmaları muhtemel, onlar ikinci dillerini, birinci dilin filtresinden geçirerek öğreniyorlar. | TED | أخيراً، من المرجّج أن يكون والدا غابرييلا ثنائيّ لغة ثانوييّن اللذيّن تعلّما لغةً ثانيّةً بتصفيتها من خلال لغتهما الأساسيّة. |
ebeveynlerinin oradan geçtiğini ve orada bir tek Yahudi kalmadığını biliyormuş. | Open Subtitles | عرف ان والداه كانوا هنا ولم يبقى يهودي على قيد الحياة |
Muhtemelen kafası ebeveynlerinin bir türlü boşanamaması yüzünden daha çok karışıyordur. | Open Subtitles | على الأرجح أنها أكثر حيرة أن والداها لم يتطلقوا فعلًا. |
Şu gizli dosyada da gerçek ebeveynlerinin isimleri vardı. | Open Subtitles | وذلك الملف يحتوي على أوراق تبنّيكِ مع أسماء والديكِ الحقيقيين. |
Cep telefonu aramaları eve, ebeveynlerinin telefonuna ve Sterling'e yapılmış. | Open Subtitles | المكالمات من المنزل "تتصل بوالديها ، بـ"ستيرلنغ |
Uçan dairelerinde gökyüzüne açılıyorlar ve arada bir ebeveynlerinin onaylamayacağı deneyler yapmak için insanları kaçırıyorlar. | TED | يبحرون في السماء بصحونهم الطائرة و من وقت لآخر يختطفون أشخاصاً من أجل القيام بتجارب أهلهم لا يوافقون عليها. |
ebeveynlerinin ikisi de Meksika kökenli, yine de sen Norveç'liler kadar mavi gözlerinle duruyorsun. | Open Subtitles | ابواك من اصل مكسيكي لكن عيناك زرقاوان مثل مضيق بحري نرويجي |
ebeveynlerinin öldüğü gece için mi? Halasının öldüğü mü? | Open Subtitles | حجة غياب لليلة التي قُتل بها والديهما أم عمتهما ؟ |
Çünkü bu bir bebeğin doğup da ebeveynlerinin gelip, | Open Subtitles | لأن ليس مثل الطفل الذي يولد ووالديه ينظران إليه ويقولان، |