Şayet buna haddinden fazla verirsek, onların ekmeğini gasp etmiş oluruz. | Open Subtitles | وإذا أكرمنا بسخاء عمل هذا الشاب فإننا سنقتطع الخبز من أفواههم |
ekmeğini son kez biriyle paylaştığında, İmparator Wilhelm'in 1. | Open Subtitles | وكانت آخر مرة اقتسم بها الخبز مع أي انسان عام 1916، |
Oğlum, sen haydutluğun ekmeğini yedin, hırsızlığın şarabını içtin. | Open Subtitles | ولدي، لقد اكلتَ خبز المعصية وشربت نبيذ مسروقاً |
Oğullar babalarının ekmeğini aldı ellerinden, ...babalar da oğullarınınkini, ...herkes hayatta kalma derdindeydi. | Open Subtitles | الابناء يسرقون خبز الاباء الاباء يسرقون خبز الابناء الكل أراد البقاء على قيد الحياة |
"ekmeğini suların yüzüne at, çünkü birçok günlerden sonra onu bulacaksın." | Open Subtitles | المصبوب خبزك على الماء، إنك سوف تجده بعد العديد من الأيام. |
ekmeğini soyluların kanına batırdığını inkar ediyor musun? | Open Subtitles | هل تنكر انك كنت تغمس خبزك بدماء النبلاء ؟ |
Doktor ona özel ekmeğini yemesi gerektiğini söyledi ama onu yanımıza alabiliriz. | Open Subtitles | الطبيب رتب لها نوعية خاصة من الخبز, ولكن نستطيع أن ناخذ هذا معنا |
Eğer ekmeğini almasına izin verirsen, onun donunu ütülüyor olacaksın. | Open Subtitles | إذا تركته يأخذ الخبز سيجعلك تكوي سرواله الداخلي |
-Nereden? Seni bir kere ekmeğini ıspanak sosuna bandırırken yakaladım. | Open Subtitles | رأيتك مرةً تصنع فطيرة سبانخ في خميرة الخبز |
-Nereden? Seni bir kere ekmeğini ıspanak sosuna bandırırken yakaladım. | Open Subtitles | رأيتك مرةً تصنع فطيرة سبانخ في خميرة الخبز |
O halde, ikimizde kont oluyoruz, öyle değil mi? Toprağa dönünceye dek, ekmeğini alın teri dökerek kazanacaksın. | Open Subtitles | حسنا سنكون ايرل معاً اتريد ذلك وفي روعة وجهك ,ستأكل الخبز حتى تعود الى الأرض |
Lordların oğulları, yengeç avcısının oğluyla ekmeğini paylaşmaktan hoşlanmıyor. | Open Subtitles | حسنًا, إن أبناء السادة لايحبذون تناول الخبز مع أبناء الصيادين. |
Hey, kız. ekmeğini yiyecek misin? | Open Subtitles | أيها الفتاة، هل ستأكلين خبز الذرة خاصتك؟ |
Mısır ekmeğini öyle seviyorum ki okulun arkasına götürüp hamile bırakmak istiyorum. | Open Subtitles | أحب خبز الذرة كثيراً لدرجة أنني أود أن آخذه الى خلف مدرسة متوسطة وجعله حاملاً |
Buradan çıkarsan, Brooklyn markete git... ve New York'un en iyi kahverengi ekmeğini iste... | Open Subtitles | عندما تخرج من هنا . اذهب الى سوق بروكلين واسال افضل خبز بني في نيويورك |
Brooklyn markete git ve New York'un en iyi kahverengi ekmeğini iste | Open Subtitles | سوق بروكلين ، واسال عن افضل خبز بني في نيويورك |
ekmeğini elinden almalarını istemezsin değil mi? | Open Subtitles | فلا مانع من تنازلك عن خبزك لشخص آخر قام بالحفر أليس كذلك؟ |
Harika, çünkü Fransızını kimselerle paylaşmazsın. Yumurtalı ekmeğini bile kimseyle paylaşmıyorsun. | Open Subtitles | جيّد، لأنّك لا يُمكنك قطّ مشاركة رجلٍ فرنسيّ، إنّك حتّى لن تُشاركين خبزك الفرنسي. |
Yavrum, ekmeğini yağlayacağım. | Open Subtitles | عزيزتي سوف أضع الزبدة على خبزك |
İncil, "ekmeğini suya at." diye buyurur. | Open Subtitles | يقول الكتاب المقدس، "ارم خبزك على وجه المياه" |
Sabahları ben gazete okurken karım sevimli bir küçük kuş gibi kızarmış ekmeğini yiyor. | Open Subtitles | وفي الصباح أقرأ الجريدة وتتناول هي خبزها المحمص كالطائر الصغير العذب |
ekmeğini yenmemiş, ateşi de hâlâ yanar vaziyette bırakmazsın. - Polise gittiniz mi? | Open Subtitles | لا تترك خبزاً غير مأكولاً ناراً مشتعلة, هل ذهبت للشرطة؟ |
Yani bu adam kendi mayalı mercimekli ekmeğini falan yapıyor. | Open Subtitles | أعني، نحن نتحدّث عن رجل يخبز خبزه الخاص المخمّر بالعدس |