Şuna bak. el sıkışıyor, bebekleri öpüyor. | Open Subtitles | أنظروا إليه، يصافح الأيدي و يقبّل الأطفال. |
Bizim komiserimiz aşırı dindar bir Müslümanla el sıkışıyor. | Open Subtitles | يصافح يد مسلم معروف بأنه متطرف |
Meşe ağaçlarıyla el sıkışıyor ve teleskopuyla Almanya'yı görebildiğini söylüyor. | Open Subtitles | يصافح أشجار البلوط ويدعي أنه يمكنه رؤية (ألمانيا) من خلال منظاره |
- Başkanla el sıkışıyor. | Open Subtitles | إنه يصافح الرئيس |
Stark, Valentino ile el sıkışıyor. | Open Subtitles | (ستارك) يصافح (فلانتينو) |
Costas, çok sert el sıkışıyor diye duydum. | Open Subtitles | سمعت أن (كوستاس) يصافح بشدّة |