"emin olduğum" - Traduction Turc en Arabe

    • أنا واثق
        
    • كنت متأكداً
        
    • كنت متأكد
        
    • المتاكدة منه
        
    • أنا متأكّد
        
    • أعرفه بالتأكيد
        
    • وانا متأكد
        
    • متأكد منه
        
    • الذي أراه بوضوح هو
        
    • الذي أنا متأكد
        
    • انا متأكد
        
    • أعلمه هو
        
    Kesin emin olduğum şeyler olsaydı, kendime saklamazdım. Open Subtitles إذا أنا واثق من انني لن تبقي ليس بالنسبة لي.
    emin olduğum tek şey ise, babamın beyaz olmadığıydı. Open Subtitles الشيء الوحيد الذي كنت متأكداً منه هو أنني لا أعرف من هو أبي
    Düşüncelerim pek net değildi, ama emin olduğum iki şey vardı. Open Subtitles لم تكن لدى أية أفكار واضحة و لكنى كنت متأكد بشأن أمرين
    Hepsi aklını kaçırmış. Şu anda emin olduğum tek şey bu. Open Subtitles هذا هو الشيء الوحيد المتاكدة منه حاليا
    Arvin, babalık nüansını anlamıyor olabilirim ama emin olduğum bir şey var. Open Subtitles آرفين، الفرق الدقيق من إبوة قد يتملّص ني، لكن هناك شيء واحد أنا متأكّد.
    61. doğum günümden birkaç gün önceydi, doğruluğundan emin olduğum her şeyin bir listesini yapmaya karar verdim. TED لذلك جلستُ قبل أيام قليلة من عيد ميلادي 61 عاماً، وقررتُ تجميع قائمة بكل شيء أعرفه بالتأكيد.
    Mezarıma götüreceğimden emin olduğum bir şey var... Open Subtitles هناك شيء واحد سأذهب الى قبري وانا متأكد منه
    emin olduğum tek şey Dr. Marsh'ın masum olduğuydu. Open Subtitles الشيء الوحيد الذي أنا واثق منه هو أنا كانت بريئة
    emin olduğum tek şey üniversite. Üniversiteye gitmeyi planlıyorum. Open Subtitles شيء واحد أنا واثق منه هو الجامعة أناحتماً أنوي الذهاب إليها
    Çünkü sevdiğimden emin olduğum ilk şey buydu. Open Subtitles لانها كان الشيء الاول الذي كنت متأكداً بأني احببته
    Hayatımla ilgili emin olduğum şeylerden biri de şuydu:.. Open Subtitles أحد الأشياء الأخرى التي كنت متأكداً منها في حياتي هي...
    Hayatta emin olduğum tek şey çikolata idi ve artık hiç de emin değilim. Open Subtitles الحلويات هي الشيء الوحيد الذي كنت متأكد منها والآن أنا غير متأكد أبداً
    Şu anda emin olduğum tek şey bu. Open Subtitles هذا هو الشيء الوحيد المتاكدة منه حاليا
    emin olduğum tek şey, o bizim son şansımız. Open Subtitles الأمر الوحيد الذي أنا متأكّد منه هو أنّه خيارنا الأخير
    Lütfen, Reverend, şu anda emin olduğum birşey varsa, o da... hiçbirşeyin tekrar yoluna girmeyeceğidir. Open Subtitles رجاء ايها الموقر ان كان هناك شيء أعرفه بالتأكيد في هذه اللحظة فهو ان
    Aldatmadığından emin olduğum gibi gizli bir ailesi falan olmadığından da eminim. Open Subtitles وانا متأكد تماماً انه ليس لديه عائلة سرية
    Ama emin olduğum bir şey varsa o da seni ve kızlarımı sevdiğim. Open Subtitles الشيء الوحيد الذي أعرفه و متأكد منه هو أنّني أحبكِ و بناتنا أيضاً
    emin olduğum tek şey, Will Graham'in Hannibal'ı öldürmeye çalıştığı. Open Subtitles حسنًا،الشيء الوحيد الذي أراه بوضوح هو أن ويل جراهام حاول قتل هانيبال
    Namuslu kocanızın bile şüphelenmediğinden emin olduğum çok enteresan sapkınlıkları olan enfes bir sevgili olduğunuzu görme fırsatım oldu. Open Subtitles كانت لدي الفرصة لرؤيتك مع حبيبك الفاسد الذي أنا متأكد أنه سيكون مفاجأة لزوجك الوفي
    Konuşmamı, ingiliz şair John Keats'in hepinizin bildiğinden emin olduğum şu meşhur sözüyle bitirmek istiyorum. TED ايد ان اختم بإقتباس من جون كيتس الشاعر الانجليزي الرومانسي اقتباس شهير جداً انا متأكد من انكم كلكم تعرفونه
    Ama emin olduğum bir şey var. Katil olmak istemiyorum. Open Subtitles ولكن ما أعلمه هو أني لا أريد أن أكون قاتلاً

    Les mots et expressions les plus fréquents

    Arabe-Turc: 10k, 20k, plus | Turc-Arabe: 10k, 20k, plus