İçlerinden biri tesadüfen bulunan Emmerson'un denemelerinin bir kopyası. | Open Subtitles | كان أحدهم نسخة من مقالات (إيمرسون) (كاتب شهير بالقرن التاسع عشر) |
Bay Emmerson'un ebeveynleri tam da hayatının biçimlendirildiği yıllarda bir var, bir yoklarmış. | Open Subtitles | (كلا والدي السيد (إيمرسون كانا يتناوبان على الوصاية عليه أثناء سنوات صِباه |
Robert Emmerson. Rob, tam 8'de burada olmalısın. | Open Subtitles | (روبرت إيمرسون) - روب)، يجب أن تأتي الساعة 8 تماماً. |
Emmerson'ın kızıyla evlendi, çok geçmeden yaşlı James vefat etti. | Open Subtitles | لقد تزوج ابنة ايمرسون بعد وفاة والدها جيمس بفترة قليلة |
Moray ile Bay Emmerson için çalıştığımızda, kovulmak üzereydim. | Open Subtitles | عندما كان موراي وأنا نعمل لصالح السيد ايمرسون واجهت الإقالة |
Bana dedi ki: "Emmerson, şuna bak. Beni arayan insanlar varmış." | Open Subtitles | وقال لي " اميرسون ، أنظر لهذا " إنهم يبحثون عني |
Sayın Yargıç, şunu dikkate alınız Bay Emmerson, Polmont Çocuk Suçlular Kurumu'ndan tahliyesini takip eden on ayda bu olay dışında başını büyük bir derde sokmamıştır. | Open Subtitles | سيلاحظ سيادتكم أنه بعد أن تم (إطلاق سراح السيد (إيمرسون ،من منشأة "بولمونت" للأحداث ،كانت الأشهر العشرة الأخيرة خالية من المشاكل يا سيدي |
- Robert Emmerson. - Adın ne? | Open Subtitles | (روبرت إيمرسون) - ما هو اسمك ؟ |
Tam bir haylazsın, Robbie Emmerson. | Open Subtitles | (أنت نذل، (روبي إيمرسون |
James Emmerson. | Open Subtitles | " جيمس ايمرسون " |
Sonraki gün, "Emmerson, gitmem gereken bir yer var. " diyerek çıkageldi. | Open Subtitles | في اليوم التالي قال " اميرسون أنا ذاهب في رحلة" |