İnsanların o eski zamanlarda kırmızı renk üretmek için en etkili yolu bulmaları bize göre hala bir mucize. | Open Subtitles | ومازال يعجزنا كيف أنه .. في هذه العصور الوسطى إكتشف الناس أن هذه الطريقة الأكثر فعالية لإنتاج اللون الأحمر |
Ama biz yine de bu makinenin hastanelere koyabileceğimiz en etkili ve güvenli makine olduğundan emin olmak istiyoruz. Bunu yapmak için de üniversiteler | TED | لكن مازلنا نريد أن نكون على يقين أن هذا الجهاز هو الأكثر فعالية بحيث يمكن وضعه في المستشفيات. لعمل ذلك أقمنا العديد من الشراكات |
Fakat en etkili strateji, yakın zamanda kullanılmayan kalemlere odaklanır. | TED | لكنّ الاستراتيجية الأكثر فعالية تركّز على الوحدات التي كان استخدامها أقل، مؤخراً. |
Bak, doğa bize 75 milyon yıl önce en etkili ölüm makinelerini verdi. | Open Subtitles | اسمع، لقد منحتنا الطبيعة آلات قتل أكثر فعالية منذ قرابة 75 مليون عام. |
Çünkü bir manşet, dikkat çekmek üzere tasarlanmıştır-- ortaya büyük bir iddia attığında en etkili hâline bürünür. | TED | ذلك لأنه تمّ تصميم العناوين لجذب الانتباه— إذ تكون أكثر فعالية عندما تخلق ادّعاءً كبيراً. |
Plomox piyasadaki en etkili anti-aritmik ilaç ve yan etkileri de çok az; | Open Subtitles | البلوموكس هو الأكثر فاعلية لمضادات التخدير في الأسواق، وله أقل آثار جانبية تُذكر، |
Bizim en etkili eleştirmenimiz ama endişelenmeyin, hep böyledir. | Open Subtitles | انه الناقد الأكثر تأثيراً لدينا، لكن لا تقلق ، فهو دائما هكذا. |
Bu durumda, her şeyi en etkili şekilde dokuza ayırır ve onları da dörde beş oranında böleriz. | Open Subtitles | وفي هذه الحالة نستطيع بشكل أكثر فاعلية تقسيم كل شئ الى تسعة اجزاء و نقسمه بنسبة 5 : |
Bu süreçte, en etkili yayı oluşturmak için farklı zamanlarda ve mekanlarda kullanılan en etkili yayları birleştirmeye çalıştım. | TED | في تلك العملية، حاولت الجمع بين أقواس مختلفة من عبر الزمن والأماكن لإنشاء القوس الأكثر فعالية. |
Benim için en etkili yay bu şekilde olurdu. | TED | القوس الأكثر فعالية بالنسبة لي هو مثل هذا. |
Ama bunun da ötesinde, sosyal bir değişim yaratmanın en etkili yolu toplum içerisinde çalışmaktır. | TED | ولكن في غالب الأحيان, فإن الطريقة الأكثر فعالية لخلق التغيير الاجتماعي هو العمل داخل المجتمع. |
Bu en etkili, en ucuz ve başarabileceğimiz en iyi şey. | TED | هذا هو الأمر الأكثر فعالية حتى من الناحية المادية أفضل طريقة يمكننا عملها اليوم |
Doğanın bulduğu en etkili... zevk verme sistemidir. | Open Subtitles | انه الأكثر فعالية في نظام اللذة الجنسية الذي ابتكرته الطبيعة |
Ve en etkili bir tanesi var, seks. | Open Subtitles | وهناك واحد وهذا ما ثبت الأكثر فعالية: الجنس. |
en etkili savunmamız 28. seviyenin doğu ve güney uçlarını mühürlemek. | Open Subtitles | دفاعنا سيكون أكثر فعالية إذا قمنا بتحصين شرق و جنوب الطابق 28 |
Onun P-pozitifleri elimizdeki en etkili yasa ve düzen. | Open Subtitles | حسناً، حاملي البروميسين أتباعه أكثر فعالية للقانون و النظام عندنا |
Ben de nerede durmam en etkili olacaksa oralarda dolanacağım. | Open Subtitles | وأنا سأتجوّل وأتخذ الموضع الذي أراه أكثر فعالية |
Özel savaş operatörlerinin elindeki en etkili havadan sızma yöntemi. | Open Subtitles | التسرّب الجوي الأكثر فاعلية الوحيد متوفر إلى مشغلِ الحربِ الخاصِّ. |
Duyduğuma göre buralardaki en etkili kişi sizmişsiniz. Nereden duydun bunu? | Open Subtitles | سمعت أنك الشخص الأكثر تأثيراً هنا - أين سمعت هذه الحقيقة؟ |
Hipersürücü jeneratörlerini hedefle, en etkili orası olur. | Open Subtitles | استهدف محركات الدفع الفائق ستكون أكثر فاعلية |
Selina Meyer, Amerikan tarihindeki en etkili başkan yardımcılarından biri olma yolunda. | Open Subtitles | سيلينا مير أصبحت واحدة من أكثر نائبي الرؤساء الأمريكيين فعالية في التاريخ |
Bu gelişmeler antibiyotiklerin modern bilim alanı için temeli oluşturdu– şu anki en etkili TB tedavisinin evine. | TED | وأصبحت هذه التطورات الأساس لمجال المضادات الحيوية الحديثة حالياً مَنْشَأ لأكثر أدوية داء السل الفعالة. |
Trafiğin en etkili güçleri onlar,... hem Meksika'da hem de Amerika da. | Open Subtitles | إنهم القوة المهيمنة في التهريب كلا على الجانب المكسيكي وفي الولايات المتحدة |