| Ve en yakın arkadaşımın peşinden gideceğimi bildiği için onu portala sürükledi. | Open Subtitles | بعدها خدع صديقتي المقربة بأمر البوابة لأتبعه |
| Bu en yakın arkadaşımın düğünü. | Open Subtitles | إنه حفل زفاف صديقتي المقربة |
| Bir düşman beni en yakın arkadaşımın vahşi saldırısından kurtarmıştı. | Open Subtitles | عدوي أنقذ حياتي ولكن القاتل العنيف قتل أحد أعز أصدقائي |
| Savaştan geri döndüğümde, en yakın arkadaşımın sevdiğim kadınla evlenmesini izledim. | Open Subtitles | وعندما عدت من الحرب، كان عليّ أن أرى أعز أصدقائي يتزوج من المرأة التي أحببتها. |
| en yakın arkadaşımın annesini işlemediği bir suç yüzünden mahvedemem. | Open Subtitles | لم يكن باستطاعتي ترك والدة أعز صديقاتي أن تسجن بتهمة قتل لم ترتكبها |
| en yakın arkadaşımın bunu yaptığına inanmıyorum. | Open Subtitles | لا أصدق أن أعز صديقاتي قد وافقت على ذلك |
| Açıkçası, umrumda olan tek şey en yakın arkadaşımın da orada olması. | Open Subtitles | وبكل صراحة, أنا أهتم فقط أن أعز أصدقائي سيكون حاضر |
| en yakın arkadaşımın yaptığını açıklayabilecek şeyi aramak için tüm kariyerimden vazgeçtim. | Open Subtitles | وتخليت عن عملي باحثًا عن شيء قد يفسر سبب قيام أعز أصدقائي بما فعل |
| Çatıya kurulu bir trambolin parkı ve en yakın arkadaşımın evine uzanan tünel hayalim de vardı. | Open Subtitles | حسنا، ناقص منتزه الترامبولين على السطح والنفق لمنزل أعز أصدقائي. |
| Ben çocukken, en yakın arkadaşımın evi yanmıştı. | Open Subtitles | عندما كنت صغيرا منزل أعز أصدقائي حُرق |
| en yakın arkadaşımın kafası Margaret Cho'da havaya uçtu. | Open Subtitles | شاهدت رأس أعز أصدقائي ينفجر في (مارغريت تشو) |