endişelenmem gereken herhangi bir eski erkek arkadaşın var mı? | Open Subtitles | هل هناك، أي أصدقاء حميمون سابقون علي أن أقلق بشأنهم؟ |
Ama endişelenmem gereken tek şey fiziksel halin olarak değil. | Open Subtitles | لكن ليس منظوري للمشكلة الجسديّة الذي عليّ أن أقلق بشأنه |
endişelenmem yersiz. Bölgeye göre değişir. | Open Subtitles | لم يكن ينبغى أن أقلق بهذا الشأن يأتى هذا مع الأقليم |
Hayatım boyunca bombalamalardan, linçlerden ve dövülmelerden endişelenmem gerekiyordu. | Open Subtitles | لذا ، كان علىّ أن أقلق حول التفجيرات و الإعدامات والضرب طوال حياتى |
Çünkü bu hakkında endişelenmem gerekmeyen tek ufak kardeşim. | Open Subtitles | يا رجل, هذا اخي الصغير الوحيد الذي لا اقلق عليه |
Hayır, hayır, sadece dün endişelenmem gereken bir cadı vardı. | Open Subtitles | لا ، لا ، إنه فقط في الأمس كان . لدي ساحرة واحدة لأقلق بشأنها |
Genellikle senin eşlik etmeni seviyorum Bones ancak, bilirsin, böyle durumlarda endişelenmem gereken ek bir sebep oluyorsun. | Open Subtitles | أنا أستمتع برفقتك عادة يا كتلة العظام و لكن, تعرفين في مثل هذه الأوقات, انت تعطينني شيئاً اخر إضافي لكي أقلق عليه |
Hayır, haklısın. Sürekli senin için endişelenmem saçma. | Open Subtitles | لا , أنتِ محقة من السخافة أن أقلق بشأنكِ طوال الوقت |
Artık endişelenmem gereken tek şey, Jay'in DJliğiydi. | Open Subtitles | والآن.. كل ما يجب علي أن أقلق منه هو تنسيق جاي للأغاني |
- Evet. Ama en azından sabah kahvemde ne var ne yok diye endişelenmem. | Open Subtitles | ولكنّي على الأقلّ لن أقلق ممّا قد يوجد أو لا يوجد في قهوتي الصباحيّة |
endişelenmem gereken başkaları da var yani? | Open Subtitles | و لكن هناك اشخاص ينبغي عليّ أنّ أقلق من ناحيتهم |
Bir kaç sayfa yazıyorsun ardından birisi birden bir şarkı patlatıyor ve o kısım için endişelenmem gerekmiyor daha. | Open Subtitles | تكتب بضعة صفحات وحسب, ثم فجأة يبدأ أحدهم بالغناء ولا أحتاج لأن أقلق بذلك الجزء |
Ortaya çıktı ki onun hakkında düşündüğüm kadar endişelenmem gerekmiyor. | Open Subtitles | اتضح أنه لم يكن علي أن أقلق . بشأنه كما اعتقدت |
- Evet. Ama en azından sabah kahvemde ne var ne yok diye endişelenmem. | Open Subtitles | ولكنّي على الأقلّ لن أقلق ممّا قد يوجد أو لا يوجد في قهوتي الصباحيّة |
Benimle ilgili öğrenmen gereken en önemli şey, Michael McBride ben pek endişelenmem. | Open Subtitles | شي واحد ستتعلمه مني مايكل ماكبرايد أنا لا أقلق |
Ya seni avukat olduğun için kutlamam gerekecek ya da endişelenmem gereken bir konu var. | Open Subtitles | لذا فإما عليّ أن أهنئك على حصولكِ على الوظيفة مؤخراً، أو أنني يجب أن أقلق حيال شئ ما. |
Endişelenmemi gerektirecek bir şey olmadığını söylersen endişelenmem. | Open Subtitles | لذا , ما لم تقولي لي أن لدىَ ما أقلق بشأنه فلن أقلق |
Tehlikede olmayacağını ve bunun rutin bir iş gezisi olduğunu söylersen endişelenmem. | Open Subtitles | أخبرني فقط أنّك لن تكون في خطر و أنّها مجرّد رحلة عمل روتينية و أن لا أقلق |
Bir daha asla bir Glee Kulübü kostümü için ya da boya fırçaları ya da step ayakkabıları alamayan çocuklara almak için endişelenmem gerekmeyecek. | Open Subtitles | و مهنيين بما أنك أصبحت من الإدارة لن أقلق مجدداً عن إيجاد ممول أخر لأزياء نادي جلي |
Gelecek sefer atmosforde jakuziye girersem endişelenmem. O halde hoşuna gitti demek. | Open Subtitles | في المرة القادمة عندما ادخل الاجواء الارضية بحوض الفقاعات لن اقلق |
Artı, annemin içeri girmesine endişelenmem gerekmiyor ve... | Open Subtitles | ولكن هذا افضل بكثير بالاضافه انه ليس على انا اقلق حول امي وهي تمشي .. |
endişelenmem gereken pek çok şey var. Tamam mı? | Open Subtitles | لدَّي الكثير لأقلق بشأنه، حسناً ؟ |