Jennie'ye burada yapmaya çalıştığımız şeyi anlattığım zaman, yardım etme konusunda endişeliydi. | Open Subtitles | عندما أخبرت جيني عما نود فعله هنا كان قلقة من تقديم المساعدة |
Annen o kadar endişeliydi ki, belki benim seni mantıklı davranmaya ikna edebileceğimi düşündü. | Open Subtitles | امك كانت قلقة,اعتقدت يمكن ان اكون قادر على الكلام بمنظقية معك |
Büyükannem her zaman bizim geleceğimiz hakkında endişeliydi. | Open Subtitles | أعني، ما كانت جدَّتنا قلقة عليه بالضبط، وهو مستقبلنا |
Chao yine de endişeliydi ve önce adamlarından birine ateş ettirdi. | Open Subtitles | وكان تشاو لا يزال قلقاً وكَانَ عِنْدَهُ أحد رجالِه يصابون أولاً |
Albay Albrecht von Thaer, Alman ordusunun durumu için çok endişeliydi. | Open Subtitles | العقيد "ألبريخت فون تير" أصبح قلقاً جداً حول حالة الجيش الألماني |
Peşimden geldiğini bilmiyordu. Buffy için endişeliydi. | Open Subtitles | انه لم يعلم انها تسعى ورائي لقذ كان قلقا على بافي |
Aklı endişeli ve meşguldu. Çok fazla kötü anısı vardı ve geleceği için çok endişeliydi. | TED | كان عقله قلقًا ومنهمكًا بسبب تلك الذكريات المرهقة، وبسبب الخوف على مستقبله. |
Bayan Kenworth çok endişeliydi, neredeyse polisi arayacaktı. | Open Subtitles | السيدة كنورث ، كانت قلقة جداً لقد كادت ان تتصل بالشرطة |
Ama ailesini bırakıp büyük şehre gideceği için endişeliydi. | Open Subtitles | ولكنها قلقة من ترك عائلتها والعيش في مدينة كبيرة |
....çok endişeliydi çünkü onu geçen geceden beri görmemişti ve sende kurtarma ekibini hazırladın değil mi? | Open Subtitles | كانت قلقة عليها لأنها لم تظهر الليلة التى قبلها اندى، انت الذى قدت فريق الانقاذ. |
Catalina kaçarken, göğüslerinin kendinden kaçmasından çok endişeliydi ve sınırdışı edildi. | Open Subtitles | لقد كانت قلقة بشأن أثدائها بأن تهرب أثدائها منها ولقد تم ترحيلها. |
Oraya gidip diğerlerine katılacağımız için endişeliydi. | Open Subtitles | عشاء عيد الشكر. كانت قلقة على وصولنا إلى هناك، والالتحاق بالجميع. |
Regina öyle endişeliydi ki, Bobby'i bir psikiyatriste götürmeye karar verdi. | Open Subtitles | كانت ريجينا قلقة جدا لدرجة انها قررت أن تأخذه إلى طبيب نفساني. |
Vereceği ifadenin onu hapse götüreceğinden endişeliydi. | Open Subtitles | يبدو أنّها كانت قلقة أنّ شهادتها يُمكن أن تُدخلها إلى السجن. |
Biraz endişeliydi ama önce size rapor vermesi gerektiğine karar verdi. | Open Subtitles | كانت قلقة بعض الشيء لكن من الرائع أن نقوم بتقديم التقرير لكِ أولاً |
Orduya yazıldığında beni aradı. Çok endişeliydi. | Open Subtitles | اتصل بي عندما دخلت الجندية كان قلقاً بشدة |
Dokgo Jin, Ae Jung unni için çok endişeliydi. | Open Subtitles | في المرة الماضية كان دوك غو جين قلقاً على آي جونج اوني |
Gittiğinde Hayır, ben senin hakkında hasta endişeliydi. | Open Subtitles | أتعرف، حينما رحلت كنت قلقاً بصورة مرضية عليك |
George Sr.'da endişeliydi ama muhasebe kayıtları yüzünden değil. | Open Subtitles | ,جورج الأب أيضا كان قلقا ولكن بنسبه أقل بشأن الفواتير |
George Sr.'da endişeliydi ama muhasebe kayıtları yüzünden değil. | Open Subtitles | ,جورج الأب أيضا كان قلقا ولكن بنسبه أقل بشأن الفواتير |
Fakat yalnızca medya değil Eski bir Los Alamos bilim adamı da endişeliydi. | Open Subtitles | ولكن لم تكن فقط وسائل الإعلام هي السبب فقد كان أحد الباحثين السابقين بمعامل لوس ألاموس قلقًا أيضًا |
Bay Gold, Demokratik kamuoyu yoklamasında Peter'in yeterli oyu alamayacağı konusunda endişeliydi, ...bu yüzden Bay Saxon 600 yaşlı vatandaşı otobüsle kamuoyu yoklamasına getirmeye söz verdi, Peter Florrick yani kocanız için oyları toplamak üzere. | Open Subtitles | كان السيد غولد قلقًا أنه لن يحصل على أصوات كافية لإحراز نقاط كثيرة في تصويت الحزب الديموقراطي |
Doktorun söylemişti bana. Bunun olabileceğinden endişeliydi. | Open Subtitles | طبيبك أتصل بى كان قلق أن يحدث هذا |
Diğerleri alkolün kötüye kullanım potansiyeli konusunda endişeliydi. | TED | الآخرون كانوا قلقين أكثر على احتمالية سوء استخدام الكحول. |