Adamlarımı kaybetme endişesini geç, Pakistan istihbaratıyla yeterince sorunum var zaten. | Open Subtitles | لدينا ما يكفيني من المتاعب التي تؤرقني مع أعوان الاستخبارات الباكستانية دون الحاجة للقلق حول خسارة أبناء وطني أيضًا |
Adamlarımı kaybetme endişesini geç, Pakistan istihbaratıyla yeterince sorunum var zaten. | Open Subtitles | لدينا ما يكفيني من المتاعب التي تؤرقني مع أعوان الاستخبارات الباكستانية دون الحاجة للقلق حول خسارة أبناء وطني أيضًا |
Bence annen birçok endişesini sana aktarıyor. | Open Subtitles | أظنّ أنَّ أمّكِ تنقل لكِ الكثير من قلقها |
Yakalandığı konusundaki kendi endişesini sanki benim için endişeleniyormuş gibi davranarak gizliyor. | Open Subtitles | إنها تخبئ قلقها بشأن أن يكشف أمرها بتصرفها وكأنها قلقة بشأني |
O yüzden kocana söyle endişesini anlıyorum ama bu üssü almadan eve dönmeyeceğim. | Open Subtitles | لذا، اخبري زوجك اني اقدر له قلقه ولكني لن اعود للوطن بدون هذه القاعدة |
endişesini dile getirdi fakat daha çok bunu kimsenin öğrenmemesi için endişeli. | Open Subtitles | لقد أعربَ عن قلقه ولكنه أكثر قلقاً حيال إبقاء الأمور هادئة. |
- Klüpteki diğer öğrenci hakkında endişesini dile getirdi mi? | Open Subtitles | وهل عبّرت عن قلقها بسبب طالب آخر من النادي؟ - أجل. |
endişesini anlaman gerek. | Open Subtitles | بالتاكيد تتفهم قلقها |
Hekim toplantısında bu endişesini dile getirdi, bu tömör aynı bacakta tekrarlama riski yüksek tipten bir tümördü. | TED | وفي جلسة حوار وتشاور ما بين الأطباء، أعرب عن قلقه إزاء الأمر على أن هذا النوع من الأورام مقترن بخطر احتمال عودة إصابة نفس الطرف ولمرة أخرى. |
Fakat Dr Kibner endişesini belirtmek için onu özel olarak aradı. | Open Subtitles | لكن الدكتور Kibner دعا له شخصيا أن يعرب عن قلقه. |
Rahmetli babam haleflerinize yazıp partinizin şehirde inşa ettiği elektrik santralleri hakkındaki endişesini dile getirmişti. | Open Subtitles | تعرف أن أبي الراحل كتب قبل سنوات إلى من سبقوك في المنصب معبّراً عن قلقه العميق بشأن محطات الطاقة داخل المدن التي كان ينشئها حزبك. |