Bir yuvamız vardı. ergenliğin eşiğinde iki çocuğumuz vardı. | Open Subtitles | كان لدينا منزل كان لدينا ولدين يدخلان بسن المراهقة |
Bir akıl hastalığı olmuş olabilir, ama şizofreni ergenliğin sonlarında ya da 20'li yaşların başında ortaya çıkar. | Open Subtitles | ربما عانى بعض الامراض العقلية لكن الفصام عادة ما يظهر نفسه فى اواخر المراهقة او بدايات العشرينات |
Kayser-Fleischer halkaları genellikle ergenliğin sonuna doğru ortaya çıkar. | Open Subtitles | في العادة هذه الدوائر لا تظهر إلا في المراهقة |
Biliyorsun,herkes ergenliğin hormonlarla ilgisi var diyor. | Open Subtitles | أتعلمين، الكثير من الناس يقولون أن البلوغ ،له علاقة بالهرمونات |
Dinle, bence hiç dert etme Carl. ergenliğin çok ışık yılı uzakta olduğunu hissediyorum. | Open Subtitles | إستمع، أنا لا أقلق من سن البلوغ هل السنوات الضوئية بعيدة |
Kesinlikle. Bu da katilin ergenliğin başlarında bu olaylara benzer olayları yansıtan 3 boyutlu ayna nöronlara sahip olduğunu gösterir. | Open Subtitles | بالضبط، مما يشير إلى أن المجرم مر بتجربة عصبية ثلاثية الأبعاد خلال فترة البلوغ |
ergenliğin sonunda, 20'li yaşların başında ortaya çıkar. Zamanla kötüleşince her şeyi ardında bırakarak gitmiş olması mümkün. | Open Subtitles | في أوخر سن المراهقة و بداية العشرينيات عندما يبدأ المرض يظهر ، لابد أنه كان شديدا |
Büyüme çağı, yaşamın bir evresinde ergenliğin biyolojik, hormonal ve fiziksel değişimleriyle başlayan ve bireyin toplumda sabit ve bağımsız bir role sahip olmasına kadar devam eden süreç olarak tanımlanır. | TED | لذا فإن مرحلة المراهقة هي المرحلة التي تبدأ مع التغيرات البيولوجية والجسدية و الهرمونية لسن البلوغ وتنتهي في العمر الذي يصبح فيه الشخص مستقرّا و له دور مستقلّ في المجتمع. |
Al-Shabaab örgütü, ergenliğin sonlarında ve 20'li yaşların başında iki düzine genç erkeği, ağırlıklı olarak Facebook gibi sosyal medya platformlarını kullanarak bünyesine kattı. | TED | تمكنت منظمة الشباب من تجنيد أكثر من 24 شابا في أواخر سنوات المراهقة وأوائل العشرينيات بمساعدة كبيرة من وسائل التواصل الاجتماعي مثل الفيسبوك. |
"ergenliğin doruğudur ve yetişkinliğe uzanan yolculuğun başlangıcıdır." | Open Subtitles | إنها ذروة المراهقة... ... وهي علامة بدء رحلة البلوغ |
Kavruk ergenliğin, o boş hayaletli hayatını yaşamayı. | Open Subtitles | عيش حياة فارغة من المراهقة المعاقة |
"ergenliğin doruğudur ve yetişkinliğe uzanan yolculuğun başlangıcıdır." | Open Subtitles | إنها ذروة المراهقة... ... وهي علامة بدء رحلة البلوغ |
Kim bilirdi? (Kahkaha) Herneyse, iki yıl bir şekilde geçti, kendi çocukları oldu ve bir iki yıl daha geçti, başka bir çocukları daha oldu, bir süre daha geçti, bir çocukları daha oldu, kaza dediler, ki bu bana göre sıradışı bir isimdi. (Kahkaha) Ve ben ergenliğin pençesindeydim, bu yüzden, izin almadan konserve kutusundan kurabiye almaya başladım. | TED | من كان يعرف؟ (ضحك) على كل حال، مرت سنتين بطريقة ما ورزقوا بابن من صلبهم وبعد مرور سنتين، رزقوا بابن آخر من صلبهم ومرت الأيام ورزقوا باخر، والذي يدعونه بحادث مفاجئ والذي اعتقدت أنه اسم غير معتاد (ضحك) وكنت على حافة المراهقة بطريقة ما كنت اخذ البسكويت من القصدير دون استأذان |
Bu dönemin aslında, tıpkı ergenliğin çocukluktan farklı olması gibi, orta yaşlılıktan farklı olarak hayatın, kendi önemi olan gelişimsel bir dönemi olduğunu farkediyorlar. | TED | أدركوا ان الحياة حينها تكون متقدمة ومتطورة ولها وضعها الخاص بها مختلف تماما عن منتصف العمر كما هو اختلاف البلوغ عن الطفولة |
Bu plan, sanki tüm hayatı boyunca yanındaymış mevsimler gelip geçerken sürekli onu ölçüp tartmış, nihayet 15. yılın sonunda ergenliğin verdiği acıyla billur bir hâl almış gibiydi. | Open Subtitles | "بدى وكأنّ هذه الخطّة لازمته طوال حياته - يتمعّنها عبر الفصول.." "الآن وعمره 15 عاما، فقد تبلورت مع آلام البلوغ" |
Elise, ergenliğin Jennifer'ı nasıl değiştirdiğini fark ettin mi? | Open Subtitles | إليز) هل لاحظتي كيف غيَّر) سن البلوغ (جينيفر)؟ |