Köşeden dönmüş geliyordu rüzgar esiyordu, insanlar konuşuyordu, gülüşüp bekliyorlardı. | Open Subtitles | حسنا عندما جاء عند المنعطف ، كانت الريح تهب ، والناس كانوا يتكلمون ضحك، و إنتظار، |
Aydınlık, yıldızlı bir geceydi ve kayalıklardan aşağıya soğuk rüzgâr esiyordu. | Open Subtitles | كان ليلا مشعا ممتلئا بالنجوم و كانت الرياح الباردة تهب من الصخور العالية |
Bu arada rüzgar, ağaçların arasından esiyordu, hava ılıktı. | Open Subtitles | في هذه الأثناء، كانت الرياح تهب بين الأشجار، وكان الجو منعشاً |
Mavi elbise giyiyordun, rüzgar esiyordu. | Open Subtitles | كنت مرتدية فستاناً أزرقاً وكانت الرياح تهبّ بشدة |
Rüzgar kuzeyden esiyordu. Yapraklar bu civardan gelmiş olmalı. | Open Subtitles | كانت الرياح تهبّ مِن الشمال حتماً جاءت التويجات مِنْ هذه الأنحاء |
Güneş batıyor ve ağaçların arasından rüzgâr esiyordu. | Open Subtitles | لقد كنت في الخارج أصطاد و الشمس تغيب و الريح تهب علي الأشجار |
Gördüğünüz gibi rüzgar... Rüzgar yıllardır doğudan esiyordu. | Open Subtitles | تلك الرياح تهب من الشرق منذ سنوات |
Rüzgâr batıdan esiyordu iniş pistinin üzerinde, benim küçük bayan kendini Kraliçe gibi hissetti bir an için cennette eşleştirilmiş gibiydiler. | Open Subtitles | المهم أن الريح كانت تهب من الغرب, وبذلك سوف تشعر سيدتي بأنها ملكة فوق المدارج.. وسيبدو ذلك كما لو أنه مباراة ضمن السماء.. |