Ama gıcırtılı eski bir evde şarkı yazmandan bahsetmiyorum. | Open Subtitles | ولكننى لا أتكلم عن كتابة الأغانى فى منزل قديم |
Benim ailem de böyle eski bir evde yaşıyor. | Open Subtitles | تقطن عائلتى فى منزل قديم كذلك. |
Annem bunu Shadowbrook Yolundaki eski bir evde bulduklarını söyledi. | Open Subtitles | امي قالت بأنهم وجدوها في بيت قديم على طريق شادوبروك |
Bu adam muhtemelen bakımsız ve eski bir evde yaşıyor. | Open Subtitles | على الأرجح أن هذا الرجل يعيش في بيت قديم وفقير |
Senin de bildiğin gibi, New York'ta, oldukça eski bir evde yaşıyorum... | Open Subtitles | وكما تعلم أنا أعيش في نيويورك ، في بيت قديم |
eski bir evde büyüdüm. Gaz lambaları hatırımdadır hâlâ. | Open Subtitles | كبرت في بيت قديم أتذكرمصابيحالنفط. |
Alabama kadar eski bir evde oturuyordu. | Open Subtitles | (كانت تعيش في بيت قديم كـ (ألاباما |