Aralarında en taşınabilir olanı ve gündelik yaşantımızı en çok etkileme potansiyeli olanı bu. | TED | لكنها الأكثر قابلية للنقل والأكثر قدرة على التأثير على حياتنا اليومية. |
ÇSY'nin risk ve kazançları etkileme potansiyeli olduğuna inanıyorlar. Bu yüzden bunu yatırım sürecine dahil etmek onların vazifelerinin temeli, fon üyelerinin en çok yararı olacak şekilde davranmak onların vazifelerinin temeli. | TED | هم يؤمنون أن لديه القدرة على التأثير على المخاطر والعائدات، لذا فإدماجه في عملية الاستثمار هو أمر مهم بالنسبة لمسؤولياتهم لكي يعملوا للمصلحة العليا لأعضاء الصندوق، مهم بالنسبة لمسؤوليتهم. |
Ama bu soruya cevabın insan davranışlarını, sosyal normları etkileme potansiyeli var. Hayvani gaddarlık kurallarına benzer şekilde belli robotlarla ne yapıp yapamayacağımıza dair kuralları etkileme potansiyeli var. | TED | إلا أن إجابة هذا السؤال قد تكون قادرة على التأثير على السلوك البشري، قد تكون قادرة على التأثير على الأنماط الإجتماعية، قد يكون لديها تأثير لإستنباط قواعد تحدد ما يمكننا وما لا يمكننا فعله مع روبوتات معينة، مشابهة لقوانين تجريم العنف نحو الحيوان. |