Bir adam ve çocukları herkes değil. Zaman olursa yardım etmeyi kabul ettim. | Open Subtitles | إنه مجرد رجل واحد و أبناؤه لقد وافقت على مساعدتهم إن كان هناك وقت |
Seni sabah teslim etmeyi kabul ettim. | Open Subtitles | أنا فقط تكلمت معهم وافقت على تسليمك في ألصباح |
Öyleyse hazır ol çünkü sana neden yardım etmeyi kabul ettim "bilmiyorum"! | Open Subtitles | حسنا استعدي لذلك لأنني لا اعرف لما وافقت على مساعدتك |
Babamın nişanlısına düğün öncesi partisinde yardım etmeyi kabul ettim. | Open Subtitles | لقد وافقت على مُساعدة خطيبة والدي بعرض زفافها |
Dünya'da hiç bir kabilenin, tek başına hareket etmemesi gerektiğini biliyorum, bu yüzden yardım etmeyi kabul ettim. | Open Subtitles | انا اعرف مثل ماذا هذا الأمر أن تتنقل خلال العالم بمفردك بدون قبيلة لذا وافقت على مساعدته |
İlk tanıştığımızda ona yalan söylediğim için çok kötü hissetmiştim sonrasında bugün ona yardım etmeyi kabul ettim. | Open Subtitles | لقد شعرت بتأنيب الضمير عندما كذبت عليه عندما ألتقينا أول مرة، لذا وافقت على مساعدته اليوم |
Dükün bir takım at satın almasına yardım etmeyi kabul ettim. | Open Subtitles | وافقت على مساعدة الدوق في شراء فريق من الخيول |
Bak, size yardım etmeyi kabul ettim çünkü Nathan'ı Beyaz Saray'a taşıyabileceğimizi söylediniz. | Open Subtitles | أنظر، أنا وافقت على مساعدتك لأنك قلت أنك يمكنك ايصال (ناثان) للبيت الأبيض |
Onlar ailemi kabul ettiler, bende onlara Nassau'daki konumumla yardım etmeyi kabul ettim. | Open Subtitles | لقد وافقوا على قبول عائلتي، وأنا وافقت على دعمهم من مكاني في (ناسو) |
Bu yüzden ona yardım etmeyi kabul ettim. | Open Subtitles | لهذا وافقت على مساعدته |