| Bana sormadan bunu yapmayı kabul ettiğine inanamıyorum. | Open Subtitles | لا أصدق أنك وافقتي على فعل هذا دون حتى أن تسأليني |
| Sheldon, kendi oyununu icat ettiğine inanamıyorum. | Open Subtitles | رائع يا شيلدون, لا أصدق أنك اخترعت لعبة خاصة بك |
| Babam için Cal Cooper'ı terk ettiğine inanamıyorum. | Open Subtitles | لا أصدق أنكِ إنفصلتِ مع كال كوبير لتخرجي مع أبي |
| Bu aptal için iki kızın kavga ettiğine inanamıyorum. | Open Subtitles | لا أصدق أن هاتين الفتاتين تتقاتلان من أجل هذا |
| Beni tavuk ızgara yapmak gibi sıradan birşey için tehdit ettiğine inanamıyorum. | Open Subtitles | لا اصدق انك خائف جدا من شئ صغير جداً كقيامي بالشواء. |
| Benim gey muhabbeti yapmamdan endişe ettiğine inanamıyorum. | Open Subtitles | لا اُصدق أنك قلق من أنني ساُضفي شذوذاً على المكان |
| Rush'ın gelip sizi kurtaracağı temeline dayanan bir ülke kurulmasına yardım ettiğine inanamıyorum. | Open Subtitles | لا أصدق أنك ساعدت في العثور على مدينة كاملة تعتمد على أمل أنه ربما يأتي وينقذهم |
| Kahrolası Frank Randall'ı kurtarmak için bu çılgınlığı teşvik ettiğine inanamıyorum. | Open Subtitles | لا أصدق أنك تشجعين هذا الجنون لأنقاذ اللعين فرانك راندل |
| O küçük kızı o herifin karısı olması için teşvik ettiğine inanamıyorum. | Open Subtitles | لا أصدق أنك شجعت تلك الفتاة الضعيفة أن تصبح زوجته |
| Beni bu adaya dönmeye ikna ettiğine inanamıyorum. | Open Subtitles | لا أصدق أنك أقنعتني بالعودة لهذه الجزيرة. |
| Pes ettiğine inanamıyorum. Hyde'a söyleyene dek bekle. | Open Subtitles | لا أصدق أنك استسلمت "إنتظري حتى أخبر "هايد |
| Yaşadığımız onca şeyden sonra, bana böyle ihanet ettiğine inanamıyorum. | Open Subtitles | بعد كلّ ما مررنا به، لا أصدق أنكِ قد تخونينني هكذا |
| Vücuduna batacak olan iğneleri en yakın arkadaşına tercih ettiğine inanamıyorum! | Open Subtitles | لا أصدق أنكِ تختارين حقن سم على صديقتكِ العزيزة |
| O adamı evimize davet ettiğine inanamıyorum. | Open Subtitles | لا يمكنني أن أصدق أن تركت هذا الرجل يدخل إلى منزلنا . . عزيزتي |
| Kendi ülkesine ihanet eden bir çocuğun bir başka ülkeye ihanet ettiğine inanamıyorum. | Open Subtitles | لا أصدق أن فتى خان دولته، سيخون دولة مختلفة |
| Bu halinle kurtarma operasyonu yapmaya teşebbüs ettiğine inanamıyorum. | Open Subtitles | لا اصدق انك قمت بمحاولة انقاذ وانت فى تلك الحالة. |
| Ramona'ya çıkma teklif ettiğine inanamıyorum, hem de ben özellikle yapma...dedikten sonra. | Open Subtitles | و على فكره أنا لا اُصدق أنك (تييت) طلبت من رامونا الخروج معك بعد أن قلت لك (تييت) ألا تفعل هذا |
| Seni tehdit ettiğine inanamıyorum. | Open Subtitles | لا أصدق أنها كانت تبتزّكِ. |
| O klonları davet ettiğine inanamıyorum. | Open Subtitles | تعرفين، أنا لا أستطيع أن أصدق أنك تشجعين تلك النسخ |
| Hayatımızı mahveden bir adam için doğum günü partisi vermeyi kabul ettiğine inanamıyorum. | Open Subtitles | لا أستطيع أن أصدق بأنك وافقتي على حفلة... لرجل أفسد حياتنا - مرحبا |
| Beni buna ikna ettiğine inanamıyorum. | Open Subtitles | لا يمكنني تصديق أنّهم جعلوك تقنعني بالحديث في هذا |
| O herifi davet ettiğine inanamıyorum. | Open Subtitles | لا أَستطيعُ التصديق بأنك دَعوتي ذلك الرجلِ |
| Yargıçlık işini benden habersiz kabul ettiğine inanamıyorum hâlâ. | Open Subtitles | لازلت لا أُصدق أنه قبل الوظيفة كقاضي بدون علمي |
| Beni elf olmaya ikna ettiğine inanamıyorum. | Open Subtitles | لا أستطيع أن أصدق أنني سمحت لك أنتقنعينيبأنأكونقزم. |
| Senin için yaptığımız onca şeyden sonra bize bu şekilde ihanet ettiğine inanamıyorum. | Open Subtitles | لا يمكنني أن اصدق انك قمت بخياتنا كهذا , بعد كل ما فعلناه لك |
| Onunla evlenmeyi kabul ettiğine inanamıyorum. | Open Subtitles | أهلاً لا أستطيع تصديق أنك قبلت الزواج بها |
| Beni bütün bir cemiyetin önünde rezil ettiğine inanamıyorum. | Open Subtitles | لا يمكنني تصديق أنّك أحرجتني أمام الجمع المحتشد |