Uzun bir günün sonunda, eve gelip sana sorular yağdırsam hoşuna gider mi? | Open Subtitles | هل سيعجبك لو أتيت للمنزل و بدأت بإزعاجك بالأسئلة بعد يوم طويل ؟ |
Ofise dönmeden eve gelip güzel bir kahve içeyim dedim. | Open Subtitles | أتيت للمنزل لأشرب كوبأً من القهوة قبل أن أعود إلى المكتب |
Tek bildiğim her gün mahkemelere çıktığın ve her gece eve gelip annem yemek hazırlarken benimle top oynadığındı. | Open Subtitles | كل ما علمته أنك تذهب للمحكمة كل يوم وكل ليلية تعود للمنزل وتلعب الكرة معي بينما والدتي تحضر العشاء |
Babalarını ve okul müdürünü arıyorum, sonra eve gelip bir de ne görüyorum, bir Capestro yemeğe geliyor. | Open Subtitles | ساتصل بآبائهم ومدير المدرسة. ثم أعود إلى البيت وأجد رجل من عائلة كابسترو يأتي لتناول العشاء. |
Evet, hastaneye tekrar gitmeden önce, eve gelip, duş almak istedim. | Open Subtitles | أجل، لقد أردت القدوم للمنزل والإستحمام قبل العودة إلى المستشفى |
Savcı eve gelip, eşini vurduğuna ve onu götürüp bir yere gömdüğüne karar verdi. | Open Subtitles | والذي لم يجدوه الإدعاء قد ناقش أنك عدت إلى المنزل وقد أطلقت النار على زوجت وقمت بدفنهابمكان ما |
Evet, önce eve gelip üzerimi değiştirmek istedim. | Open Subtitles | أجل، أردت العودة للبيت أولاً لأغير ملابسي |
Ama ne zaman sentetik seslerle okusam eve gelip gerçek sesle renkli bir roman okumayı seviyorum. | TED | لكن عندما اقرأه مع الأصوات الاصطناعية، أحب أن أعود للمنزل وقراءة رواية مفعمة بالحيوية بصوت حقيقي. |
Tabii ki işliyor çünkü 10 saatlik nöbet sonrası eve gelip 2 ödev ve 2 banyo yaptırıp 4 kişiye yemek hazırlıyorum. | Open Subtitles | نعم, لأنني قمت بقضاء 10 ساعات مناوبه و أتيت للمنزل لعمل واجباتي أحمم شخصين و أُطعم أربع أشخاص |
İşliyor çünkü 10 saatlik nöbet sonrası eve gelip 2 ödev ve 2 banyo yaptırıp 7 kişiye yemek hazırlıyorum. | Open Subtitles | نعم, لأنني قمت بقضاء 10 ساعات مناوبه و أتيت للمنزل لعمل واجباتي أٌحمم شخصين و أُطعم أربعة أشخاص |
Ofise dönmeden eve gelip güzel bir kahve içeyim dedim. | Open Subtitles | أتيت للمنزل لأشرب كوبأً من القهوة قبل أن أعود إلى المكتب |
Harikaydı Ray, eve gelip açacak yüzünden canıma okudun. | Open Subtitles | هذا رائع تعود للمنزل وتنهال علي بسبب مفتاح علب |
Evet, her gece eve gelip çocuklarını görmek, güvende olduğunu bilmek güzeldir. | Open Subtitles | نعم, لابد أنه لأمرٌ رائع أن تعود للمنزل كل ليلة و ترى أبنائك علما أنهم بأمان |
Evet, her gece eve gelip çocuklarının güvende olduğunu görmek güzel. | Open Subtitles | نعم, لابد أنه لأمرٌ رائع أن تعود للمنزل كل ليلة و ترى أبنائك علما أنهم بأمان |
Hatta eve gelip akvaryumu tekrar düzenleyecek kadar yeterli vaktim oldu | Open Subtitles | حقيقة كان لدي متسع من الوقت يكفي لكي أعود إلى البيت و أقوم بإعادة تنظيف حوض الأسماك |
Sonra eve gelip şarkı mı söyleyeceğim? Bunun neresi kutsanmışlık? | Open Subtitles | ومن ثم أعود إلى البيت وهذه الغناء الذي جزء أنت لا تفهم؟ |
Sana söyledim, her hafta eve gelip çocuklarımla olmam lazım, haftada üç gece. | Open Subtitles | أخبرتك أنه يجب علي القدوم للمنزل في كل أسبوع من أجل الأطفال |
Hafta sonları eve gelip hiçbir şey değişmemiş gibi yapamam çünkü değişti. | Open Subtitles | لا يمكنني القدوم للمنزل في نهايات الأسبوع أتظاهر أن الأمور تجري كما هي، |
Sonra eve gelip en iyi arkadaşımı kaybettiğini öğreniyorum. | Open Subtitles | و بعدها عدت إلى المنزل لأجد أنك أضعت صديقي المفضل |
eve gelip başının derde gireceğinden korkuyordur. | Open Subtitles | خ،ائف من العودة للبيت وتعريف نفسه وخائف من الوقوع بمشكلة |
TV'yi satıyoruz. eve gelip tüm gün sadece bunu izlemek istiyorum. | Open Subtitles | أريد فقط أن أعود للمنزل وأحدّق فيها طوال اليوم |
Ama burada, vergi ödeyenler masrafları üstleniyor, hapishanedeki gençlerse karşılığında soğuk bir hapishane hücresi alıyorlar ve eve gelip de iş başvurusu yaptıkları zaman karşılaşacakları kalıcı bir yafta. | TED | ولكن هنا، يُغطي دافعو الضرائب فواتيرهم وما يحصل عليه الأطفال هو زنزانة سجن باردة وعلامة دائمة ضدهم عند عودتهم إلى المنزل وتقديمهم للعمل. |
Fakat artık eve gelip hemen toplantılara gidiyorsun. | Open Subtitles | نعم, ولكنك الآن جئت إلى المنزل وأنت تذهبين إلى تلك اللقاءات |
Babam eve gelip bizi bulunca, her şeyi anlattım. | Open Subtitles | عندما أَبّي رَجعَ للبيت ووَجدَنا، أخبرتُه كُلّ شيءَ. |