evlerinin enkazında dans eden parkur dansçılarımız var. | TED | لدينا راقصو الباركور الذين يرقصون تحت حطام منازلهم. |
9000 yıl önce, şehrin en parlak zamanlarında, insanlar diğer insanların evlerinin çatıları üzerinden yürüyerek kendi evlerine gitmek zorundaydı. | TED | وفي فترة ازدهارها منذ 9000 عام، كان على الناس المشي فوق سطوح المنازل الأخرى للوصول إلى منازلهم. |
- Ne? - evlerinin önünden geçiyordum ve garajlarında onu gördüm. Neyse ki, beni göremediler çünkü kamuflaj giyiyordum. | Open Subtitles | كنت مارًا من جوار منزلهم , ورأيته بالكراج .ولحسن الحظ لم يتمكنو من رؤيتي .لأني ارتدي اللبس الزائف .. |
evlerinin buradan millerce uzakta olduğunu görebilirsiniz. | Open Subtitles | بإمكانك رؤية منزلهم من على بعد عدة اميال |
Bilinmeyen başka altı operasyonun ve güvenli evlerinin bilgileri de çalınmış. | Open Subtitles | تفاصيل من ست عمليّات أخرى مجهولة ومواقع منازل آمنة قد سُرقت. |
Üç Kızkardeşin zehirli sırlarına açılan ikinci anahtar evlerinin altındaki mahzende gizlidir. | Open Subtitles | المفتاح الثاني لسمية أسرار الثلاثة أمهات مخفيا في قبو منزلهما |
Bu benim doğruluğuna dair hiçbir kanıt görmediğim ama insanların doğruluğundan emin olduğu bir neden. "Yerliler evlerinin sorunu, bu tahribat" diye çekiliveriyorlar. | TED | التي لم أرى أي دليل له, هذا ما تم اشاعته دائماً بما يتعلق بمشكلة البيوت المحلية حسناً, تسعة بالمئة مما أنفقنا هو تلف, |
Orada çocuklarıyla birlikte durup evlerinin yanışını gözlerinde yaşlarla izlerlerken. | Open Subtitles | يقفون هنالك مع أطفالهم جميعهم يبكون وهم يشاهدون بيتهم يُحرق |
Bunu evlerinin ve kalplerinin kapısını ona açan insanlara yaptı. | Open Subtitles | التي ارتكيتها بحق الناس الذين فتحوا بيوتهم و قلوبهم لها |
Bazen insanlar evlerinin altında tünel kazılmasının oldukça can sıkıcı olduğunu düşünüyor. | TED | يعتقد الناس أحيانًا، أنه سيكون من المزعج جدًا وجود نفق يتم حفره أسفل منازلهم. |
Patrice ve Patee genelde günlerini evlerinin çevresindeki ormanda avlanarak geçiriyorlar. | TED | يقضي باتريس وباتي معظم أيام الأسبوع للخروج للصيد في الغابات وحول منازلهم. |
Birçok kişi işten geldiğinde evlerinin artık olmadığını görüyor. Çünkü ya buldozerle yıkılmış oluyor ya da yakılmış oluyor. | TED | ويعود الكثيرون من عملهم ليجدوا أن منازلهم لم تعُد موجودة، لتعرضهم إما للإزالة بالجرافات، أو تم حرقها. |
Bu büyük kentin vergi yükümlüleri kendi evlerinin güvende olması hakkına sahipler ve ben bu güvenliği sağlamakta kararlıyım. | Open Subtitles | دافعو الضرائب لهذا البلد العظيم يوصفون بسلامة منازلهم وأنوي ضمان سلامتهم |
Biliyor musun, Lilian ile Brian evlerinin her odasında sevişmişler. | Open Subtitles | أتعلم, ليليان و برايان مارسوا الحب فى كل حجرة فى هذا منزلهم |
Yazlık evlerinin taksiti bitince. | Open Subtitles | عندما يكون منزلهم الصيفي للعطل قد تم دفعه تكاليفه |
evlerinin önü yeşillik olsa bile, bırakmıyorlar. | Open Subtitles | حتي بقطعة صغيرة خضراء بجوار منزلهم, فهم لا يسحموا لهم باللعب هناك. |
evlerinin üzerinde mavi bir nokta var. | Open Subtitles | تمت إدانتهم بالجرائم الجنسية يوجد نقطة زرقاء على منزلهم |
1930'ların sonlarında, film yıldızlarının evlerinin muazzam olduğu söyleniyordu, ki öyleydi de. | Open Subtitles | منازل النجوم السينمائيين في أواخر عام 1930 يقال عنها كانت رائعة. |
Kestane fişeği, koku bombası, öğretmenlerin evlerinin haritası. | Open Subtitles | المفرقعات النارية، القنابل المفرقعة خريطة منازل المعلمين |
İnsanlarin evlerinin tamir edildigi su programlardan birini yapmalisin. | Open Subtitles | يجب أن تقدم أحد هذه البرامج حيث، تصلح منازل الناس. |
"Bu iki maymun evlat edindikleri harika pandayla evlerinin yolunu tutmuş." | Open Subtitles | وعادا إلى منزلهما مع الباندا الذي تبنّياهـ |
İnsanlarımızın evlerinin üstünden yükselir, güçlü muhafızlar gibi Hristiyanların yenilmez imanını canlı tutar. | Open Subtitles | الأنصاب المنتصرة للماضي هم برج على البيوت شعبنا مثل أولياء الأمور الهائلين يبقون بالحياة بالإيمان المنيع المسيحيين |
Gidip kapıyı çalar ve hızlıca kimliğimi gösterir ve onlara evlerinin soyulmak üzere olduğunu söylerdim. | Open Subtitles | أمشي حتى أصل ثم أقرع. أبرزُ شارتي. وأخبرهم بأنّ بيتهم معرض للسرقة. |
evlerinin önünde duruyorsunuz ve duvardaki açıklıklardan birine yanaşıyorsunuz ve diyor ki "senin için açıyorlar ve sana yiyecek vermeye başlıyorlar." | Open Subtitles | أنت تقف عند إحدى بيوتهم وتقوم بالقرع على أحد أبوابهم وقال أيضاً أنهم يفتحون لك الباب ويقدمون لك الطعام |
Bütün o koruyucu aile evlerinin dışında dışarıda duran bütün ebeveynler dışında demir parmaklı pencereler dışında, bizi oynarken izlerlerdi sanki biz neler olduğunu bilmiyormuşuz gibi. | Open Subtitles | في كل بيوت الرعاية وكل الآباء الذين كانوا خارج السياج ويروننا نلعب |
Kadınlar, evlerinin güvenli olduğunu düşünüyorlar. | Open Subtitles | النساء تتوقع نسبه معينة من الأمن في منازلهن |