Şurada bulunan ajanlar oradaki kulübeyi gözetliyordu ve şüpheli faaliyet bildirdiler. | Open Subtitles | هؤلاء العملاء يراقبون كوخ في ذلك المكان وأفادوا بوجود نشاط مشبوه |
Bir çoğumuz araba sürmeyi sadece görebilenlere ayrılmış bir faaliyet olarak algılar. | TED | الكثيرون يعتقدون أن القيادة نشاط ممكن فقط لأولئك الذين يمكنهم الرؤيه. |
Öğrenmenin bir mekan değil, bir faaliyet olduğunu anlamamız oldukça zor oldu. | TED | مازلنا نعاني من عدم إدراكنا بأن التعليم ليس مكانا بل نشاط. |
Yani hareketli bir gezegen, ve faaliyet bugün biz konuşurken de devam ediyor. | TED | و هذا يعني أنه كوكب ديناميكي و هناك بعض النشاط في قشرته يحدث فيما نتحدث نحن هنا |
Yazdığınız faaliyet raporunda onu mülkünüzden çıkarmak zorunda kaldığımızı söylemişsiniz. | Open Subtitles | يقول تقرير النشاط بأنك أصدرت أمراً بإخراجه من الملكية |
Kendimizi bu beş ilke için zorlarsak -- bunu denedik ve dünyada güvenli ve adil faaliyet alanına doğru bizi inanılmaz bir yolculuğa çıkardı. | TED | إذا دفعنا أنفسنا تجاه هذه السياسات الخمس واختبرناها، سنحظى برحلة رائعة نحو مجال عمل عادل وآمن على كوكب الأرض. |
Çıkan söylentilere göre... burası, uyuşturucu tüccarlarının faaliyet gösterdiği bir bölgeydi... ama böyle söylentilere karnımız toktu. | Open Subtitles | كانت الإشاعات لدى السكان المحلية أنها منطقة نشاطات العصابات العدوانية لكننا تعودنا على إشاعات كهذه |
Akla gelebilecek neredeyse her faaliyet kampta mevcut. | Open Subtitles | تقريباً كل النشاطات التي يتمناها المرء متوفرة داخل المخيم |
Korsanlık aslında mevcut sistemde amatörce bir inovasyon ve son derece demokratik bir faaliyet. | TED | القرصنة هي في الحقيقة أي ابتكار هاوٍ على نظام موجود، وهو نشاط ديمقراطي بعمق. |
Yüksek yoğunluklar beynin o bölgesinde daha yoğun faaliyet anlamına geliyor. | TED | مستويات كثافة عالية تعني نشاط أكثر من وجهة نظر الدماغ. |
Tektonik faaliyet olmadan, volkanik faaliyet olmadan yaşam olmaz. | TED | لاتوجد حياة من دون نشاط تكتوني, من دون نشاط بركاني. |
Anlıyorum efendim. Ancak gözcü makinelerde yoğun faaliyet saptadım. | Open Subtitles | أتفهم ذلك سيدي، ولكنني ألاحظ نشاط لتحركات الحراس هنا |
Yani, Güneş Sistemi'nin en sonunda bile jeolojik bir faaliyet var. | Open Subtitles | لذلك حــتى فـي أعمــــق أجزاء نظـامنا الشمسي هناك نشاط جيولوجي إنه في كل مكان |
Son 24 saatteki düşman keskin nişancı faaliyet raporları, Binbaşım. | Open Subtitles | هذا تقرير عن نشاط قناصى العدو خلال 24 ساعه ماضيه يا سيدى |
Bu bölgede ağabeyimin şöyle ya da böyle el atmadığı çok az yasadışı faaliyet vardı. | Open Subtitles | هنالك الكثير بالمناسبة من النشاط الغير مشروع في هذه المقاطعة شقيقي لم يضع يده عليه بطريقة أو بأخرى |
Son çekilen EEG'de düşük enerjili bir faaliyet görünüyor. | Open Subtitles | النشاط منخفض للغاية فى أخر عينة قمنا بأخذها |
Ayrıca tatbikat ajanlarının hangi sebeple olursa olsun istihbarat ağından kaçan uluslararası suçların işlendiği faaliyet bölgelerinde kovuşturma yapmaları gerekiyordu. | Open Subtitles | وتلك الوكالات الإنفاذ التي بحاجه ماسة لمقاضاة أي مجالات من النشاط الأجرامي الدولي والتي كانت الانزلاق من خلال شبكة المخابرات |
Dünya hâlâ bize güvenli bir faaliyet alanına geçiş yapabileceğimiz ekosistem hizmet ve işlevlerini sağlıyor. | TED | لا تزال الأرض تمدنا بفوائد النظام البيئي والوظائف التي تسمح لنا بعودة إلى مجال عمل آمن. |
Çocuğun beyninin işleyişi, özellikle o bölgede sıra dışı bir faaliyet gösteriyor. | Open Subtitles | كل نشاطات المخ تبيّن.. نشاطات غير عاديّة بهذا الجزء من الدماغ على وجه التحديد, |
Mesajda diyor ki, gösterisini iptal etmezseniz kadının başına gelenler, faaliyet komitesindeki herkese olacak. | Open Subtitles | الرسالة تقول بأنكم إذا لم تلغو عرضهم فإن ما حصل للطباخة سيحصل لجميع أعضاء لجنة النشاطات |
Tüm bunlar teşkilatın Özel faaliyet Birliği bölümüne seçilmeni sağlamış. | Open Subtitles | والتيّ أدت إلى اختيارك للعمّل في قسم الأنشطة بالوكّـالة الخاصة |
Manchester'ın başka bir tarafında faaliyet gösteren çok tehlikeli bir suç çetesinin üyesi. | Open Subtitles | إنّه عضو بعصابة خطيرة .. التي تمارس نشاطها في الجانب الآخر من مانشستر |
Madrabaz çoğunlukla Avrupa'da faaliyet gösterdiğinden şu anda halka çabalarımızı Interpol'le koordineli olarak sürdürdüğümüzü hatırlatmak istiyorum ve ınterpol bizden halkı bu şahsın silahlı ve oldukça tehlikeli sayılması gerektiği konusunda uyarmamızı istedi. | Open Subtitles | الآن، نودّ أن نذكّر الناس أنّنا ننسّق جهودنا مع الانتربول لأن أعمال (المراوغ) أساسًا في (أوروبا) قدنصحونابأننحذّرالناس... بأنه يعتبر مسلح وخطير للغاية |
Yukarı çıktıkça güvenli faaliyet alanına yaklaşıyorsunuz. | TED | كلما صعدت للأعلى، كلما اقتربت من مجال العمل الآمن. |
Ondan beri her biri kendi bölgelerinde faaliyet gösteriyor. | Open Subtitles | منذ ذلك الحين ،كل واحدة (جبهة) منهم حدّدت منطقتها الخاصة |