Hayatını fahişe olarak kazanmaya başladığında bunu depodan çıkarırsın. | Open Subtitles | ,عندما تعيشي حياتكِ كعاهرة يمكنكِ عندها أن تخرجي هذه من الخزانة |
Amerika'ya fahişe olarak çalışmak için gelmiş. | Open Subtitles | لقد اتت الى الولايات المتحدة لتعمل كعاهرة |
Amerika'ya fahişe olarak çalışmak için gelmiş. | Open Subtitles | لقد اتت الى الولايات المتحدة لتعمل كعاهرة |
Asya'dan buraya kaçırılıp fahişe olarak burada çalıştırtılan bir kız yapmış. | Open Subtitles | هذه الرسومات من الفتاة الآسيوية التي تم إختطافها وتم إجبارها على العمل كعاهرة |
Ara sokaktaki kadın, toplumun anneni nasıl gördüğünü temsil ediyordu, yani bir fahişe olarak. | Open Subtitles | السيدة فى الزقاق تُمثل كيف أن المجتمع قد نظر إلى أمك ، كبائعة هوى |
Karşılığını alamamış ve bir fahişe olarak çalışmaktan hoşlanmamış. | Open Subtitles | لم تستطيع الدفع ولم ترغب بالعمل كعاهرة |
Litvanya'da öğrenim vize süresini geçirmiş bir fahişe olarak çalışan Brandy hanım. | Open Subtitles | ذلك صحيح "براندي) من " ليتوانيا) تعملين كعاهرة بتأشيرة طالبة منتهيّة الصلاحية |
fahişe olarak çalışacak kadar büyük. | Open Subtitles | تكاد تنضج كفايةً لتعمل كعاهرة |
Benimle, kızımı vatansever bir fahişe olarak işini yaptığı otelde buluşmak istemiz, gerçekten korkunç bir espri anlayışınızın olduğunu gösteriyor. | Open Subtitles | لديكِ حس فكاهة قاسٍ، تدعوني إلى الفندق أين تقوم إبنتي بعملها... الذي على ما يبدو أنّه... كبائعة هوى وطنية. |