Benimki bir fahişeye aşık oldu ve tanrı bilir nereye kaçtı. | Open Subtitles | زوجي وقع في حب عاهرة و هرب إلى مكان يعلمه الرب |
Demek küçük kızkardeşimi arazide iş bitiren bir fahişeye çevirdin, ha? | Open Subtitles | لقد حولت اختي الصغرى إلى عاهرة تجري عليها التجارب |
O muhteşem bir metrese sahipti ve bir de çirkin bir fahişeye mi gidiyordu? | Open Subtitles | كان لديه عشيقة رائعة و يذهب إلى عاهرة قبيحة؟ |
fahişeye paranın peşin ödenmesi gerektiğini her gerzek bilir. | Open Subtitles | أي غبي يعرف أنه يجب أن تدفع لعاهرة بالنقد |
Ayrıca, bu maaşımla bir fahişeye para yetiştiremem. - İnanın bana. | Open Subtitles | بالإضافة، لا يمكنني تحمّل أجر مومس براتبي |
Hayır, o otel odasına gidip bu çeki o transseksüel fahişeye vermeyeceğim. | Open Subtitles | لا .. انا لن اذهب الي الفندق لأعطي عاهره شيكاً |
Bazıları, birisinin kadınına kur yapmanın o kadını bir hanım efendiden bir fahişeye çevirmeye çalışmaktan öteye gitmeyecek yılanca bir çabadan başka bir şey olmadığını düşünür. | Open Subtitles | حسنا,البعض يشعر بأن مواعدة امراة فى نفس العمل لا يعنى الا عرض ملتف لتحويل السيدة الى عاهرة |
İmzalamamamın tek nedeni... senin hoppa Kuzeyli bir fahişeye dönüşmüş olman... ve şimdi seni defetmekten başka yapabileceğim bir şey yok! | Open Subtitles | أنك تحولت إلى عاهرة مستهترة. وليس لدي الآن ما هو أفضل من التبول عليك. |
Bir fahişeye kaptıracaksın! | Open Subtitles | تريد أن تحصل على مالك لكي تنفقه على عاهرة |
Ona ne olduğunu sana söyleyeyim. - Küçük bir fahişeye dönüştü. | Open Subtitles | سأخبركِ مالذي حدث لها لقد تحولت إلى عاهرة |
Hayatımın çoğunu fahişelikle geçirdim, ve her ne kadar bir pezevenk... fahişeye bela da getirse, aynı aileden sayılırlar. | Open Subtitles | عشت معظم حياتي عاهرة ً وعلى الرغم من كون القواد سبب تعاسة العاهرة إلا أنه صديقها |
Hayır, o otel odasına gidip bu çeki o transseksüel fahişeye vermeyeceğim. | Open Subtitles | لن أدخل إلى فندق وأعطي عاهرة متحولة جنسياً شيكاً |
İyi o zaman bir muhbire değil bir fahişeye ihtiyacınız var. | Open Subtitles | إذن فإنتِ لست بحاجة للسرقة أنتِ تحتاجين عاهرة |
Sen hastasın. fahişeye tecavüz ettin. | Open Subtitles | لا أنت المريض لقد إغتصبت عاهرة و ليس أنا |
Bu, o adamın kuzeyli fahişeye verdiği yüzük." dedi. | Open Subtitles | هذا الخاتم الذي أعطاه الرجل لـ عاهرة اليانكي |
Bir fahişeye 300 dolar bayıldıktan sonra, çenesini kapalı tutmasını beklersin. | Open Subtitles | تدفع 300 دولار لعاهرة وتتوقع منها أن تخرس |
Tamam! Git penisini bir fahişeye yalat. Umrumda değil! | Open Subtitles | حسنا , اذهب لعاهرة تمص قضيبك , سترى ان كان يهمني |
Yüz Stratton çalışanı. 50 tane fahişeye ek olarak inmemizi bekleyen 50 tane daha. | Open Subtitles | كان فيه 100 مومس، 50 مومس في الطيارة و وكمان 50 مستنيينا لما نهبط |
Onu bir fahişeye zehirleteceğimi mi sanıyorsun? | Open Subtitles | هل تظن أنني سأتخلص منه بواسطة عاهره تسممه؟ |
Ben ortaya çıkmadan önce, şimdiye kadar yaptığı tek iş... fahişeye nakit mi yoksa kredi kartıyla mı ödeme yapmak idi. | Open Subtitles | قَبْلَ أَنْ آتي, القرار الوحيد الذي اجراه أيَدْفعَ لمومس بالنقدِ أَو الإئتمان |
Sadece tek ele sahte tırnak takılmaz, tamam mı? Aynı çılgın bir fahişeye benzemişsin. | Open Subtitles | لا يمكنكِ إرتداء اظافر علي يد واحدة فقط فأنتِ تبدين كعاهرة مجنونة |
Sarhoştu fahişeye para öder gibi ödeme almak istemediğini söyledi. | Open Subtitles | يقول بأنه لا يريد ان يتم الدفع له كالعاهرة |
Josh'un aklını başından almak istemiştim ama vampir fahişeye benzedim. | Open Subtitles | ار يد ان اظهر مثل المرعبه لجوش لكني في كل مرّه اظهر كمهرجة مصاص الدماء الساقطه |
Otobüs durağında yine bir fahişeye evlenme teklif etmiş. | Open Subtitles | لقد طلب الزواج من بائعة هوى أُخرى عند موقف الحافلات |
Yanlış anlamadıysam, mutfaktaki fahişeye sana yalan söylemiş olmam kadar kızmadın. | Open Subtitles | إذا , إن فهمتك بشكل صحيح أنتي لستِ غاضبة كثيراً من وجود العاهرة في المطبخ مثلما أنتي غاضبة لاني كذبت عليك |