"fakat sen" - Traduction Turc en Arabe

    • لكنك
        
    • لكن أنت
        
    • ولكن أنت
        
    • لكنكِ
        
    • لَكنَّك
        
    • ولكنك كنت
        
    • لكن أنتِ
        
    • لكن انت
        
    • لكن عليك
        
    • ولكنك لم
        
    • ولكن أنتِ
        
    • لكنكَ تدعي
        
    Beni Teyzen olarak gördüğünü biliyorum Fakat sen kalbimdeki tek kişisin. Open Subtitles انا اعرف انك تعاملني مثل عمة لك لكنك بالنسبة لي كالحبيب
    Fakat sen düzgün bir cerrahsın ben de darkafalı değilim. Open Subtitles لكنك جراح متميز و لا اريد ان اكون ضيقة الأفق
    Fakat sen, elinde kanıt bile olmamasına rağmen bu işten vazgeçmiyorsun. Open Subtitles لكنك لا تنسى هذا ، مع أنه لا يوجد دليل حقيقي
    Kötü çocuk seni. Toplum düzgün giyinmeni istiyor, Fakat sen onları dinlemiyorsun değil mi? Open Subtitles المجتمع يريد أن يكون بنطالك سليم لكن أنت لن تستمع لهم ..
    Bana hep işkence yaptın tüm bu zaman boyunca, Fakat sen devamlı işinde başarılı oldun. Open Subtitles كل ذلك الوقت، ولكن أنت فقط تقومى بوضع هذا فى قصتك
    Bize anlatmaya çalıştı, Fakat sen onu dışarı attın. Open Subtitles كانت تحاول قول هذا و لكنكِ رمَيتها للخارج
    Fakat sen benden gerçekçi olmasını istemedin. Daha fazla diş istedin. Open Subtitles لكنك لم تطلب ما هو واقعي بل طلبت المزيد من الأسنان
    Hayatımı mahvettin, Fakat sen bana inanılmaz bir gelecek verdin. TED لقد دمرت حياتي، لكنك أعطيتني مستقبل مذهل.
    CA: Fakat sen kendin uzun vadede ticari bir yarar sağlıyorsun. TED ك أ: لكنك أنت نفسك تحصل على منفعة مادية على المدى الطويل من الطاقة الشمسية،
    Senin ifşa ettiklerin bu optimistik bakış açısının kalbine hançer sapladı. Fakat sen yine de yapılabilecek bir şeylerin olduğuna inanıyorsun. TED تصريحاتك نوع الما حطمت وجهات النظر المتفائلة لكنك مازلت تؤمن أن هنالك طريقة للقيام بشيء حياله.
    Yaratık seni boğmaya çalışıyor, Fakat sen karşılık veremiyorsun. TED والعفريت يحاول أن يخنقك، لكنك لا تستطع المقاومة.
    Fakat sen ona yardım edemezsin. İki saniye bir bak, çünkü kadın uygun değil. Open Subtitles لكنك لا تستطيع منع ذلك, لأنه لا إمرأة محترمة تنظر لك للحظتين.
    Hayır, yalnızca sokağın sonuna kadar gitti Fakat sen okula kadar gideceksin. Open Subtitles -لا، فقط حتى نهاية الشارع . لكنك ستذهب هكذا طوال الطريق للمدرسة.
    Fakat sen insanların maymunları evcil hayvan gibi gördüğünü söylemiştin. Open Subtitles لكنك قلت بأن البشر يعاملون القردة وكأنهم حيوانات أليفة
    Evet, yani, sürekli burda oturup birbirimize şakalar yaparız, Fakat sen insanların hevesini kursağında bırakırsın. Open Subtitles نعم .. أقصد أنت أساساً تجلس هنا و تقول النكات لكن أنت نوعاً ما شخص محبط
    Fakat sen, içi dışı bir nadir insanlardan birisindir. Open Subtitles لكن أنت أحد هؤلاء الأشخاص النادرين الذين ليس لديهم أي هدف أو طموح
    Sana karşı kulüp hakkında dürüst olmam gerekirdi Fakat sen de bana karşı dürüst davranmadın. Open Subtitles لقد كنتُ صادقة معك حيال النادي ولكن أنت لم تكن صادقاً معي
    Bende babamı zorba sanırdım Fakat sen zorbalığı yeniden tanımladın. Open Subtitles مثل الدمية اعتقدت أن والدي كان شرس لكنكِ أخذتيه إلى مستوى اعلى من هذا
    Gece çabucak geçti, Fakat sen hala kadın hakkında hiçbir şey bilmiyorsun. Open Subtitles الليلة مرت بسرعة لَكنَّك ما زِلتَ لا تَعْرفُ شيءَ عن المرأةِ
    Fakat sen Poirot'yu tıpkı dublörünü kullandığın gibi kullanmak istedin. Open Subtitles ولكنك كنت تريد استغلال بوارو ليعمل لصالحك
    Fakat sen ve ekibin, görev gücü hakkında herhangi bir bilgiyi inkar etmelidir. Open Subtitles لكن أنتِ وفريقك يجب عليكم إنكار أى معرفة لكم بفريق العمل
    Fakat sen yaptın. Evet, sen yaptın! Sen yaptın! Open Subtitles لكن انت فعلت ذلك نعم انت فعلت ذلك , انت فعلت ذلك
    Fakat sen de kabul edersin ki, bu öyle kolay olmayacak. Open Subtitles لكن عليك أن توافق على ذلك أنها لنّ تكون مسألة سهلة
    Gördüğünden daha fazlasıyım. Fakat sen asla öğrenmek için zahmet etmedin, değil mi? Open Subtitles أنا أكثر من أن ترينى بالعين, ولكنك لم تهتمى بإكتشاف ذلك, أليس كذلك؟
    Ne olduğunu henüz bilmiyorum, Fakat sen, ben, Michael, hepimiz bunun parçasıyız. Open Subtitles لا أعلم ماهي بعد ولكن أنتِ وأنا ومايكل سنكون جزءاً منها
    Sana hiçbir şey dediğim yok, Fakat sen Sylvia'nın yalancı olduğunu ima ediyorsun. Open Subtitles إني لا أدعوكَ بشيء، لكنكَ تدعي (سيلفيا)التي بالخارج كاذبة.

    Les mots et expressions les plus fréquents

    Arabe-Turc: 10k, 20k, plus | Turc-Arabe: 10k, 20k, plus