fakir insanların sadece üretim esnasında zarar görmediğidir. fakir insanlar ürünlerin kullanılması | TED | ان معاناة الفقراء لا تتوقف فحسب على الانتاج بل هي تنسحب أيضاً |
- Evet, fakir insanlar kredi notlari kötü olsa da kredi alabilir. | Open Subtitles | أجل، الفقراء الذي لديهم بطاقة إئتمانية سيئة لازالوا يستطيعون الحصول على رهن |
Bu durumdan en çok ve en kötü şekilde zarar görenler yine fakir insanlar oluyor. | TED | وحتماً الفقراء هم اول من يتأثر بهذا .. واسوء من يتأثر به |
Bulacağın şey burada terkedilen fakir insanlar gibi insanlar olacak. | Open Subtitles | ماستجدة هوا أناس فقراء مثل الذين تركوا هنا |
Hepimiz gibi fakir insanlar, sizin gibi oldukları için size acıyacaklardır. | Open Subtitles | إنهم مجرد أشخاص فقراء مثلكم، لذا سيشفقونّ عليكم، لأنكم مثلهم |
fakir insanlar ise bilmiyor. Ve bizler onlara yardım etmek için hiçbir şey yapmıyoruz. | TED | الفقراء لا يعلمون، ونحن لا نقوم بأيّ مجهود لمساعدتهم. |
Maalesef ki bu ideoloji çok iyi işliyor, bu yüzden fakir insanlar fakirliğinden dolayı utanıyor olabilir. | TED | للأسف أن هذه الفكرة لازالت حاضرة بقوة لذلك قد يشعر الفقراء بالخجل من كونهم فقراء |
Hiç şüphesiz bu akışın ekonomiler ve fakir insanlar üzerinde çok büyük etkileri vardır. | TED | بلا شك أن لهذه التدفقات المالية أثرها على الاقتصاد وعلى الفقراء |
Ve oldukça eminim ki, fakir insanlar sırf sahip oldukları her şey alındı diye yok olma eğiliminde değiller. | TED | وأنا واثقة إلى حد ما أن الفقراء لا تميل عادة إلى أن تختفي فقط لأنهم قد تم تجريدهم من كل ما لديهم. |
der. Peki, fakir insanlar şehirlere göç edince ne yapıyorlar? | TED | فما الذي يفعله الفقراء عند هجرتهم للمدن؟ |
fakir insanlar hayatları boyunca geçici yerlerde yaşamıştır. | TED | يعيش الفقراء حياتهم كلها في مساكن مؤقتة. |
Şehirler büyüdükçe, fakir insanlar buralara yerleşmeye başladı ve zaman içinde buralara değer kazandırdılar. | TED | ومع توسع المدن، بدأ الفقراء في البناء على هذه الأراضي ومنحوها القيمة مع مرور الوقت، |
Bir yandan, fakir insanlar tasarım yapılırken işe dahil edilmiyor ve kalitesiz yapılar yapılıyor. | TED | فأصبح من ناحية، لا يشارك الفقراء في تحديد التصميم، وهناك رداءة البنايات. |
Tayland'da fakir insanlar için pırlanta söz konusu değildir. bu nedenle genç kızların en iyi dostu kondomdur. | TED | في تايلندا .. الفقراء لا يستطيعون شراء الالماس .. لذا فالواقي الذكري هو الصديق الامثل للفتاة |
Çünkü fakir insanlar aslında işletme konusunda yeteneklier olmayan ve kredi alamayan insanlardır. | TED | لان الفقراء .. هم اقتصاديون .. ولكن يفتقرون الى مهارات والتمويل الكافي |
Yükselen süper lüks bir konut ve varoşlarda yaşayan o fakir insanlar. | Open Subtitles | وهناك هؤلاء الفقراء من يعيشون فى احياء فقيرة |
fakir insanlar çocuklarını mirastan kesmezler. | Open Subtitles | حسناً , سأخبركِ شيئاً عن الفقراء إنهم لايمكنهم حرمان أبناءهم من الميراث |
Virginia'da yedi yıl süren sözleşmeli askerliğin sonrasında buraya gelmişler, çünkü fakir insanlar ancak sınır bölgelerinde toprak sahibi olabiliyorlar. | Open Subtitles | بعد سبع سنوات من الخدمة في فيرجينيا توجهوا إلى هنا لأن الحدود هي الأرض الوحيدة المتاحة للناس الفقراء |
Kuraklıktan kaçan aşırı derecede fakir insanlar. | Open Subtitles | أناس فقراء يهربون من عواصف الغبار |
Bunlar basit insanlar, Henry, fakir insanlar. | Open Subtitles | هؤلاء هم أناس بسطاء يا " هنرى " ، مساكين |