| Kulağa nasıl geldiğinin farkındayım. Ama haklı olduğuma sizi temin ederim. | Open Subtitles | أعرف كيف يبدو ما أقول لكنى أؤكد لك أن هذا حقيقى |
| Evet, müşkül bir durum olduğunun farkındayım, ama, malum, bir tuhaf oldum. | Open Subtitles | أجل, أعرف أن الأمر أصبح فوضى لكن ,كما ترى, لقد اختلطت أموري، |
| Tabii ki bunun bizim parlementomuzda kurulmasının çok zor olacağının oldukça farkındayım. | TED | بطبيعة الحال، أدرك تماما أنه سيكون من الصعب إقامة ذلك في برلماناتنا. |
| Biliyor musun Erika, bu yaptıklarımın hiç de kibarca olmadığının farkındayım. | Open Subtitles | أنت تعرف أنا أدرك أن جميع هذه ليست لطيفة جداً لي. |
| - Hepimiz burada öleceğiz. - farkındayım. Hazır değiller, Storm. | Open Subtitles | سوف نقتل هنا ستورم انا اعلم ذلك, انهم ليسوا جاهزين |
| Yani bana ivedi bir güvenlik sorunumuz olduğunu söylemeye geldiyseniz inanın bana farkındayım. | Open Subtitles | اذاّ أتيت لتبلغني أن لدينا مشكلة أمنية عاجلة؟ ثق بى أنا مدرك لهذا |
| Kalabalığa bak! farkındayım, oldukça zor. Samanlıkta iğne aramak gibi. | Open Subtitles | أعرف هذا، إنه صعب كالبحث عن إبرة في كومة قش |
| Baba, son birkaç gündür sana karşı ters davrandığımın farkındayım. | Open Subtitles | أبي ، أعرف أنني كنت قاسي عليك في الأيام الماضية |
| Biraz garip kaçtığının farkındayım ama bu, nişanlımla tanışmamızın 20. yıldönümü. | Open Subtitles | أعرف أنها غريبة لكنها الذكرى العشرين لليوم الذي قابلت به خطيبتي |
| Bu adamın telefonunu hemen şuraya yazacağım zira, zaman kaybetmek istemediğinin farkındayım. | Open Subtitles | سأكتب لك رقم ذالك الشخص لأني أعرف أنك لن تضيع أي وقت |
| Dokunulmazlık anlaşmasını çözmenin zaman aldığının farkındayım ama üç gün çok uzun. | Open Subtitles | أعرف أنه يستغرق وقت لعمل صفقة حصانة، لكن ثلاثة أيام طويلة جدًا. |
| Seninle tartışmayacağım ya da seni ikna etmeye çalışmayacağım biliyorum, artık bitti, farkındayım. | Open Subtitles | لا أريد أن أجادل أو أحاول إقناعك أعلم أن علاقتنا انتهت أعرف هذا |
| Bunun sadece dostça bir toplantı olduğunun farkındayım, ancak gezegenimin liderleri adına, bazı düşüncelerini değerlendirmen amacıyla sana sunmam gerekiyor. | Open Subtitles | أدرك أن هذا مجرد اجتماع ودي ولكن نيابة عن قادة كوكبنا.. طلب مني أن أنقل إليكم بضعة أفكار للتفكير بها |
| Bunun hoş olmadığının farkındayım, ama evlilik cüzdanınızı da görmem gerekiyor. | Open Subtitles | أدرك أن هذا إزعاج لكنني أريد رؤية وثائق أخرى تثبت زواجكما |
| Alışılmış bir seçim olmadığının farkındayım, ama güzel şeyler duydum. | Open Subtitles | أدرك بأنه ليس أقتراح تقليدى ولكنى سمعت عنها أشياء رائعة |
| Dışarıda Kaitlyn Ross ve Tina McCarthy'i öldürdüğümü düşünen insanlar olduğunun farkındayım. | Open Subtitles | اعلم ان هناك اناس بالخارج يعتقدون انني قتلت كاتلين روز وتينا ماكارثي |
| İyi haber şu; Sizi buradan çıkarmakla ilgili sorumluluğumun kesinlikle farkındayım çünkü sizinle bar arasında duran tek şey benim. | TED | الخبر السار هو انني مدرك تماما لمسؤليتي في اخراجكم من هنا لأنني الشيئ الوحيد الذي يحول دونكم و المشرب |
| Ben rizikonun farkındayım, Tom. Ama öyle veya böyle, elimiz kolumuz ona bağlı. | Open Subtitles | أنا على علم بالمخاطر يا توم ولكن عليك أن تتقبل انه سيعمل معنا |
| farkındayım efendim. Çok doğru tespit ettiğiniz gibi iki oğlanız. | Open Subtitles | أنا أعي هذا يا سيدي نحن شخصان كما أوضحت أنت! |
| ve ben ona baktığını ve ellerini ...üzerinden alamadığının farkındayım. | Open Subtitles | أنا لا أعتقد سيئُ أعتقد النظرة وأنا أَعْرفُ بأنّه يَنْظرُ إليه و |
| Biliyorum ki beni utandıracaksın ve kendine hakim olamadığının da farkındayım. | Open Subtitles | أنا أعلم بأنك سوف تحرجني وأعلم بأنك لا تستطيع مساعدة نفسك |
| Teknik sorunların farkındayım ama liderleri bunu pek umursamıyor gibi. | Open Subtitles | أتفهم جيّداً الصعوبات التقنية، لكن يبدو أن قائدهم أقل مبالاة |
| İlginin ne denli yoldan çıkarıcı bir güç olduğunun farkındayım. | Open Subtitles | كنت على دراية كاملة بقوة الشهرة وتجنبتها بكل ما تكلفه، |
| Komiserim, bu davanın sizin için ne demek olduğunun farkındayım. | Open Subtitles | ايها الملازم انا ادرك مدي أهمية تلك القضية بالنسبة لك |
| Azıp kudurduğunun farkındayım. Her gece çadırdan gelen sesini duyuyorum. | Open Subtitles | الآن، أعلمُ بأنّكَ ستهتاج، أسمعُ بأنّك خَلف الخَيمة كل ليلةٍ |
| Hepimizin belli bir miktar çekingen olduğunun farkındayım. | Open Subtitles | أنـا مدركة جيّداً بأنّنـا حزمة من أشيـاء ممنوعـة |
| - O atı iyi idare ediyorum. - Bunun farkındayım. | Open Subtitles | . ـ تحكّمتُ بذلك الحصان جيّدًا . ـ أعلم ذلك |
| Bak, bir süredir koptuğumun farkındayım, ama şimdi daha net görüyorum. | Open Subtitles | أنظر أعلم أنني فقدت اعصابي هناك لكنني أرى الأمور بوضوح الاَن |