Evet, danışman grubunun sürekli toplantı yaptığı odayı farketmedin mi? | Open Subtitles | نعم الم تلاحظ تلك الغرفة ؟ العقل يقول اننا متفقون |
Okulla ilgili olağandışı şeyler farketmedin mi hiç? | Open Subtitles | الم تلاحظ شيئاً غريباً بخصوص تلك المدرسة؟ |
Yani, güzel bir kadının evin içinde dolaşmasını farketmedin. | Open Subtitles | إذاً، أنت لم تلاحظ امرأة جميلة تتجول في منزلنا وأنت لا تعرفها؟ |
Evet, iyileştikten sonra turkuvaz tüylerinin çoğaldığını farketmedin mi? | Open Subtitles | ألم تلاحظي أن لديه المزيد من الريش التركوازي بعد أن تماثل للشفاء؟ |
Hâlâ farketmedin mi burası suçlularla dolu bir mekân. | Open Subtitles | إن كنتِ لم تلاحظي هذا المكان مليئ بالمجرمين |
Ne olduğunu biliyorum. Onu tanıyan bendim. Sen farketmedin bile. | Open Subtitles | أعرف من هو، لقد عرفته، وأنت لم تلاحظه حتى |
Bunu hala farketmedin mi? | Open Subtitles | أم أنك لم تدركي هذا الأمر بعد؟ |
Gittiğini bile farketmedin, değil mi? | Open Subtitles | لم تلحظ غيابه حتى, أليس كذلك؟ |
Belki farketmedin ama biz üç sizse iki kişisiniz. | Open Subtitles | .. لربما لم تلاحظ أننا ثلاثة وأنتم اثنان |
Belki sen de farketmedin ama sapanı tutan benim. | Open Subtitles | ولربما لم تلاحظ أنت أننى من يمسك بالمقلاع |
P.J. seninle konuşmaya geldi, farketmedin bile. Ne var? | Open Subtitles | بي جي جاء للكلام معك انت حتى لم تلاحظ وجوده |
Tuvaletten geldikten sonra babanın gittiğini farketmedin mi? | Open Subtitles | ألم تلاحظ عندما عدت أخيراً من الحمام أن والدك لم يكن موجوداً؟ |
Zibidinin tekinin Ryder'ın ayakkabılarını aldığını farketmedin bile. | Open Subtitles | أنت لم تلاحظ حتى أن فتى متنمر أخذ حذاء رايدر الرياضى |
Brick üç hafta kabızdı ve farketmedin bile. | Open Subtitles | وانت لم تلاحظ حسنا، الحجر الجيري كان مريضا جدا. |
Belki farketmedin ama herkesi sevmem, herkese güvenmem yani gerçekten takılmayı istediğim birisiyle tanıştığım zaman işleri berbat edince, sinirlerim bozuluyor. | Open Subtitles | ربما لم تلاحظ أنا لا أحب الكثير من الناس ولا أثق بكثير من الناس |
Demek farketmedin, aslında ben seninkini kurtardım. | Open Subtitles | في حالة لم تلاحظ ذلك أنا من قام بإنقاذك |
Belki farketmedin ama ben sana aşığım. | Open Subtitles | ربما لم تلاحظي ، لكنني واقعٌ في حبكِ |
Davranışlarında hiç tuhaflık farketmedin mi? | Open Subtitles | ألم تلاحظي أى شىء غريب فى سلوكه ؟ |
Polis vekili oldugumu farketmedin mi? | Open Subtitles | ألم تلاحظي أنني نائب شرطة الآن؟ |
Ne olduğunu biliyorum. Onu tanıyan bendim. Sen farketmedin bile. | Open Subtitles | أعرف من هو، لقد عرفته، وأنت لم تلاحظه حتى |
Sadece henüz farketmedin. | Open Subtitles | لكنك فقط لم تدركي بعد. |
Bunu farketmedin. | Open Subtitles | أنت لم تلحظ ذلك |
Bunun gibi bir şey farketmedin, değil mi? | Open Subtitles | أنت مَا لاحظتَ أيّ شئ مثل ذلك، أليس كذلك؟ |
tellerden birini boynuna dolandı ama farketmedin. | Open Subtitles | لففتُ خيط آخر على رقبتكِ في تلك المرة، لكنّكِ لم تلحظي. |