Cole Kaynak'ın güçlerini emdiğinden beri onda bir farklılık sezdin. | Open Subtitles | مِنْ اللحظةِ كول إمتصّتْ قوَّةُ المصدرَ، أحسستَ شيء مختلف عنه. |
Ama değiştim ve hayatımda önemli bir şey yapıp farklılık yaratacağım. | Open Subtitles | لكنني تغيرت وسوف اقوم بفعل شيء هام في حياتي وسأحدث فرق |
Bir kadın evlendiğinde, soyadı değişir. O zaman bir farklılık olur. | Open Subtitles | . عندما تتزوج المرأة , يتغير اسمها . وهذا يصنع اختلاف |
İnsanlarla Neandertal arasındaki farklılık genetik kodun %0.004'ü kadar. | TED | الفرق بين الإنسان والإنسان البدائي هو 0,004 بالمائة من الترميز الوراثي. |
Yaşlı veya genç ol, hiçbir farklılık yaratmaz. | TED | وان كنت يافعاً او متقدماً في السن .. فهذا لن يضفي فرقاً |
Sadece bulamıyorum. Bir farklılık var. | Open Subtitles | لم أفقده أنا فقط لا أستطيع إيجاده هناك إختلاف |
Buradaki öğretmenlerin çoğu, bir gün bir farklılık yaratabileceklerine inanıyordu. | Open Subtitles | معظم المدرسين هنا في مرحلة ما يؤمنون أنهم يمكنهم أن يشكلوا فارقاً |
ve umarım senin gibi birinin nasıl farklılık yaratacağını görmüşsündür. | Open Subtitles | وآمل أنك رأيت اليوم الفارق الذي بوسع شخص مثلك صنعه |
Hiç bir farklılık olmayacak, aynı şekilde kalmaya devam edeceğiz. | Open Subtitles | وسنبقي علي نفس الحال لن يكون هناك اي شئ مختلف |
Senin odaya kattığın parlaklık dışında herhangi bir farklılık göremiyorum. | Open Subtitles | لا أرى أي شيء مختلف, سوى أن الغرفة أصبحت مشرقة أكثر بعد دخولك |
Fakat sana baktığım zaman, sende bir farklılık vardı, bunu farkettim. | Open Subtitles | لكن عندما أنظر اليك هناك شيىء مختلف بخصوصك أستطيع أن أرى هذا |
Detaylı bir şekilde okudum ve büyük farklılık yaratacak birkaç önerim var. | Open Subtitles | أعطيته قراءة متمعنة ولدي بعض الإقتراحات التي أظن أن بوسعها صنع فرق |
Büyük bir ısı hareketi var, irtifada da büyük farklılık var. | TED | هناك نشاط حراري كبير، و فرق شاسع في الارتفاع كذلك. |
Ancak, Afrikalılarla Afrikalı olmayanlar arasında kesin bir farklılık olup olmadığını sorabiliriz. | TED | ويمكننا ان ننتقل الى تساؤل آخر وهو هل هناك اختلاف واضح جداً بين الافارقة و غير الافارقة ؟ |
Ancak ortada bu hafıza şampiyonlarının ve kontrol gruplarının beyinleri arasında ilgi çekici ve etkili bir farklılık vardı. | TED | ولكن كان هناك اختلاف مثير فعلاً بين عقول أبطال الذاكرة والأشخاص الآخرين الذين كانوا محط المقارنة |
Babbage'ın farklılık motoru, bu tablolardan herhangi birini doğru şekilde hesaplamaya ayarlanan ilk mekanik hesaplayıcıydı. | TED | كان محرك الفرق الخاص بباباج أول حاسبة ميكانيكية ابتُكرت لحساب جميع هذه الجداول بدقة. |
İhtisas dönemimi tamamladığımda, gerçekten ihtiyaç duyulduğumu hissettiğim bir yere gitmek istedim, farklılık yapabileceğim bir yere. | TED | عندما انتهيت من فترة تدريبي، وأردت الذهاب إلى مكان حيث أحِسُّ أن هناك من يحتاجني إلى مكان أستطيع فيه أن أصنع الفرق |
Gösterdiğimiz gibi, bu sadece sağlık alanında ve sosyal alanda farklılık getirmez, çok büyük ekonomik faydalar da oluşturur. | TED | وكما بَيَّنَا، إن هذا لا يحدث فرقاً صحياً واجتماعياً فحسب، بل يحدث منفعة اقتصادية ضخمة. |
Ama eğer bağışıklık sistemindeki küçük bir farklılık, bir şekilde mükemmel panzehir, mükemmel hücre yenilenmesi sağlamışsa, çürümeyi tamamen durdurması gayet mümkün. | Open Subtitles | الان اذا كان هناك إختلاف في جهازه المناعي يؤدي الى تنظيف كامل تجديد كامل, إذاً نعم |
Ama herhangi bir farklılık olmadı. Hissedarları bunu öğrendiği zaman adalet istediler. | Open Subtitles | لكن لاشيء مم فعلناه قدّم فارقاً وعندما عرف مساهموه طالبوا بالعدالة |
Kriz döneminde yapılması gerekeni yapıp farklılık yaratabilecek durumda değil. | TED | ليس بمقدور تلك النسبة أن تصنع الفارق الممطلوب تحقيقه في الأزمات. |
Renkleri görmeyerek farklılık yaratmaya çalışmakta epey yol katettik. | TED | ذهبنا إلى الحد الذي نستطيع الذهاب إليه في محاولة لصنع فارق في محاولة التغاضي عن رؤية اللون. |
Herhangi bir farklılık yoktu. Ve Big Bang'de, farklılık ihtimali genişledi. | TED | لم تكن هناك فروقاً حول أي شئ. وفي الإنفجار العظيم، ما توسّع هو قابلية الإختلاف. |
Böylece bu üç yol, şeffaflık, sorumluluk ve seçim çok büyük bir farklılık yaratacak. | TED | فهذه الطرق الثلاث ، والشفافية ، والمساءلة ، والاختيار ، ستحدث فارقا ضخما |
Kuzey-güney çünkü evin iki tarafı arasında termal farklılık yaratır sonra da doğal havalandırma. | TED | ومن الشمال والجنوب، لأنه يخلق فرقا حرارية بين كلا الجانبين من المنزل وبعد ذلك تهوية طبيعية |
Dillerdeki bu farklılık sadece İngilizce ve Çince gibi çok, çok uzaktan alakalı diller arasında mı mevcut? | TED | هل أنّ هذا الاختلاف في اللّغات موجود فقط في الّلغات البعيدة عن بعضها البعض، مثل الصينيّة و الانجليزية؟ |
Büyüklük, şekil ve bazen de renk olarak farklılık gösterirler. | TED | تختلف في الحجم,الشكل, وفي بعض الاحيان اللون |
Asteroitten asteroide farklılık göstermesine rağmen birçok asteroidin yörüngesi düzinelerce yıl için tahmin edilebilir. | TED | على الرغم من أن هذا يختلف من كويكب إلى آخر، غالبية الكويكبات يمكن التنبؤ بمسارها قبل عشرات السنين. |