Kayıtlarda ne varsa baktım. Çok fazla bir şey yoktu. | Open Subtitles | أخرجت بعض المعلومات من السجلات لم يكن هناك الكثير عنها |
Tıbbi ders kitaplarında pek fazla bir şey yoktu aslında, çünkü doktorlar çoğunlukla hastalık hakkında yazarlar. | TED | لكن في الحقيقة لم يكن هناك الكثير في الكتب الطبية، لأن الأطباء يكتبون غالبًا عن الأمراض. |
Yani, yapabileceğimiz fazla bir şey yoktu. | Open Subtitles | حسنا، أتعرفين، لم يكن هناك الكثير مما نستطيع فعله |
Anlatacak fazla bir şey yoktu. | Open Subtitles | لم يكُن هناك الكثير لأخبركَ به. |
Irkçılığın yanlış olduğunu hepimiz biliyorduk, ...ancak Güney Afrika'da yaşadığımızdan, ...beyaz biri olarak yapabileceğimiz çok fazla bir şey yoktu. | Open Subtitles | كلنا نعلم أن العنصرية خطأ ، لكن العيش في جنوب افريقيا لم يكن هناك الكثير لفعله |
Senin dedektif arkadaşın davamı mahvetti, bu yüzden yapacak fazla bir şey yoktu. | Open Subtitles | نعم ، حسنا ، صديقك المحقق تولّى قضيتي لذا لم يكن هناك الكثير لفعله |
Büyüdüğüm yerde yapacak pek fazla bir şey yoktu. | Open Subtitles | في المكان الذي ترعرعت فيه، لم يكن هناك الكثير للقيام به. |
Hafta sonları yapacak fazla bir şey yoktu. | Open Subtitles | لم يكن هناك الكثير لافعله فى الاجازات |
Evet, biliyorum ama fazla bir şey yoktu. | Open Subtitles | لم يكن هناك الكثير |