Çocukluğu boyunca taciz edilmiş ya da başından feci bir olay geçmiş olabilir. | Open Subtitles | ربما بسبب سنين من الاساءة اليه كطفل او حدث كارثي |
Asansörün kaybedilmesi, raporumuzdan alıntı yapıyorum "sabit uçuşun imkansız, kurtarmanın ihtimal dışı olduğu "feci bir olaydır." | Open Subtitles | مما أجبر الطائرة على الهبوط فقد هذه العجلة و كما إقتبس من التقرير بأنه حدث كارثي مما يجعل إستقرار الطائرة مستحيل |
Bununla birlikte, sen kimyasal maddeleri çaldıktan sadece birkaç gün sonra, kimyasal tesiste feci bir yangın çıktı. | Open Subtitles | بعد أيام قليلة بعد سرقتك المواد الكيميائية هناك حريق كارثي في مصنع الكيميائيات |
İngiliz şehirlerindeki etnik mahallelerin ya da Paris'in, Brüksel'in de aralarında bulunduğu, dünyanın diğer kesimlerindeki heterojen şehircilik hakkında bir şeyler okuduğumda, Suriye'de feci bir şekilde şahit olduğumuz bir çeşit istikrarsızlığın başlangıcını görüyorum. | TED | عندما أقرأ عن العمران غير المتجانس في أجزاء أخرى من العالم، كما في الأحياء العرقية في المدن البريطانية أوحول باريس أو بروكسل، فإنني أستشرف بداية نوع من عدم الاستقرار كالذي شهدناه بشكل كارثي هنا في سوريا. |
Bu kazanın nedeni, meğerse, güçlendirici rokette kullanılan ucuz bir halkaydı(O-ring), bu önceki gece fırlatma rampasında donmuştu ve kalkışından birkaç dakika sonra feci bir şekilde patladı. | TED | تبين أن سبب هذا الحادث، كان تجمد مطاط رخيص على شكل حلقة-O في الصاروخ خلال الليلة السابقة لليلة الانطلاق وسقوطه بشكل كارثي بعد لحظات من إقلاعه. |
Sonuç: feci bir çarpışma. | Open Subtitles | والنتيجة، اصطدام كارثي. |
feci bir pervane arızası falan olmuş. | Open Subtitles | خل كارثي من نوع ما في المروحة |
Bu, kongre binamızdaki feci bir olaydı. | Open Subtitles | الأمر كارثي لدينا في العاصمة |